İNSAN HALKINA BORÇLUDUR…

Kürşat Cücük

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Başlığın, sadece bana ait olmaması için çok çabalardım.Kendime ait bir politik yüz olması , ve ödenen bedelin tarifsizliği ,bunun aidiyeti ,bir haklılık adına sorumluğun sanırım bizde değerli kılınmasıdır.
Çocukluğumla, gençliğimin arasında ki esas abilerin rol kılınması , her çocuk gibi bir efsaneler yaratması , onlara verdiği değerlerin karekterdeki olgunluk dönemi, hayati olduğu kadar,yaşamın devamlılığında ki kim olduğunun süzgecinde adam oluveriyorsun..
80’lerin ortalarıydı. Lisedeydim. Neo-liberalizm nedir darbe neden yapılır, 24 Ocak kararları nelerdir araştırıyordum. 80 darbesine giden yolda ilk defa tanıştım devletin sert yüzüyle. Tarafsızlığın her ailede korkalık olmakdan öte, zarar gelmemesi üzerine yoğun tartışmaların çıktığı bir sürecin, kıyamam dediğimiz bir nahiflik yaşıyorduk.
Sonra elinden tutmadan biri , senin el açtığını ve tek adam bile olsan bir kuvvet verme isteği oluşur ya..İşte kovuğundan çıkan arı gibi , halkına borçlu olduğunu anlıyarak, ne yapabilirim, ne yapmalıyım sorusuyla ilk taşı atarsın tüm kolunun gücüyle…Biliyordun artık Faşizmin ne demek olduğunu..
Nerden geldin ya buraya demeden bahsedeyim. Bu hafta yazım bir algıdan öte ,bir film senaryosundan yola çıkarak, insanın varlığını kabul ettirme değerinin bir karşılığı olan film’’İFTARLIK GAZOZ ‘’
Film, 80 darbesi döneminde ölüm orucuna yatan bir devrimcinin, 70’li yıllardaki çocukluğunda geçiyor. 70’lerde bir yaz tatilinde, ramazan orucunu iftara on saniye kala bozan Adem’in, kefaretini halkı için 61 gün tuttuğu ölüm orucuyla ödediği açlıkla imtihanını konu ediniyor. ölüm orucuna girenlere terörist diyen bir kitleye, ramazanda akşama kadar zor dayanılan orucu da hatırlatıyor.
Baş kahraman Adem , okumayı çok sever, ve rol modeli bir abiside vardır hepimizin olduğu gibi, Kasabanın devrimci abisi Hasan’dan aldığı “Ekmeğimi Kazanırken” kitabını okumaya bir türlü fırsat bulmaz. Ekmeğini kazanmaktadır ama…Devrimci Hasan abisinin emeğe dair anlattıklarıyla, cami imamının insana dair anlattıkları arasında güder gelir. Ramazan ayıdır. Herkes çocukların oruç tutmasının farz olmadığını farklı nedenlerle anlatırken Adem biraz da büyüdüğünün kanıtı olarak oruç tutmak istemektedir.
Aslında kapitalizmin tekelci versiyonu ile yerel üretici kimliğin bir yandan şavaşıdır. Bir yandan gazoz ve Coca Cola rekabeti üzerinden ülkeye yavaş yavaş giren kapitalizmi, henüz siyasallaşmamış daha çok geleneksel motif olarak İslam’ı, İslam dışı ritüellerin halkın üzerinde istismar sürecini de betimler.
Adem için kefaret orucu bir anlam olduğu kadar , insan onurunun kendisini tanıma fırsatını da yaratmıştır. Tabiki tartışmak değil inanç ve değerler üzerine , tanım ve aktarım insan onurunun zedelendiği yerde , başlar mücadele. Kültürel kod olarak din ve günümüz siyasal İslam’ının baskı mekanizması olarak din arasındaki çelişki vardır. Türkiye tekelci kapitalizminin, uluslararası neo-liberal politikalara tüm ülkeyi mecbur kılabilmesi ve devrim tehlikesini bertaraf edebilmesi için yapılmış ‘80 darbesinde ölüm orucunda ölen bir devrimcinin, çocuklukta oluşmaya başlayan düşüncelerinin bir araya getiren erdemidir .
Cola büyürken, gazoz azalmıştır, bu çelişkilere ortayaya koyarken. Adem orucunu bozarken çeşmenin başında ki ‘’Bağımsız Türkiye’’ yazısı, darbe sonrası yazının güneşte nasıl silikleştiği manidardır.
Film, 80 darbesine bir atıf değildir aslında, ve sonrasın da süre gelen bir çok hak arama mücadelerinin bir yansıması olarak çıkacak ölüm oruçlarının ,insan kaybı kadar var olma kimliğinin yansıtılması oalrak da çok başarılıdır. Dönemler, süreçler birbiriyle çatışmıştır. Karıncaya küfretmemiş, çalışmayı ücretli köleliği savunanlar gibi yüceltmemiş, emeğe gereken değeri vermeye çalışmış, ağustos böceğini ötelememiştir.
Dünya ilk ölüm oruçlarına, İRA üyeleri, Bobby Sands öncülüğündeki açlık grevinde on tutsak yaşamını yitirdi. Çok aşikar bir ahlaki zafer kazandılar. Dünya medyası etkin bir biçimde arkalarında durdu.Bu tarihten öncede kimi zaman bu tür tepkiler oluşturulsada, dünyanın dikkatini çekmesi, bu eylemin yer ettiği başarı çok konuşuldu.
Ölüm orucu eylemi, oldukça ürkütücü bir eylemdir. Yavaş ve acı içinde ölmek anlamına gelir. Bunu yeğleyenlerin içinde yaşadığı koşullar o kadar tahammül edilemez hale gelmiştir ki, bu korkutucu sürece göğüs germek bile söz konusu koşullarda hayatta kalmaya çalışmaktan daha elverişlidir. Direnişin son basamağıdır bu.
İftarlık gazoz filmi ile başladığımız kısmın Türkiye havzası, bilinmezlikleri ortaya çıkarması açısından da değerlidir. Türkiye sıra gelen bu tür eylemlerle de anılmıştır. 80’li yılların sonuna doğru dönemin adalet bakanı olan Mehmet Topaç, tek tip elbiseden ve mahkûmların “tabutluk” olarak adlandırdığı cezaevlerinden vazgeçildiğini söylese de, “tabutluklar” tekrar gündeme gelecek, ülke yıllar sonra kitlesel bir ölüm orucu eylemiyle daha sarsılacaktı. Buna rağman 96 yılı sonunda 12 siyasi mahkum ölüm oruçlarında hayatlarına son verecekti.
2 bin li yıllara geldiğin de, F tipi cezaevlerinin gündeme gelmesiyle -dönemin başbakanı Ecevit, “cezaevlerindeki sorunları halletmeden, Avrupa Birliği’ne giremeyiz, ilerleme kaydedemeyiz” diyordu. Yüzlerce siyasi hükümlünün sürdürdüğü eylem, başta hükümetçe görmezden gelinse de zaman, zaman bazı parti vekillerince konunun önemi vurgulanarak, can kaybını en aza indirme çabaları bir uyarı olarak gündem de tutulsada , halkın bunu sadece birkaç ufak eylem olarak görmesi ,eylemin amacını boşa götürmesi manidar dı. 19 Aralık 2000 gecesi resmî adı Hayata Dönüş, gerçek adı Tufan olan ve Türkiye’nin Kıbrıs harekâtından sonra gerçekleştirdiği en büyük askerî operasyonla cezaevleri yakıldı yıkıldı. Devlet, yaşamı kendine emanet olan 28 siyasi hükümlüleri katletti.
Ve adem büyümüştü artık, devrimci abisinin vurulmasına sebeb olanları , Hasan abisinin yanına götürmesinin kendince hesaplaşmasını da yapıyordu bir taraftan, Hasan karakteri bir yandan Adem’in siyasal düşüncesinin oluşumu için idoldü çünkü.. Hasan abisinden emeği, emek bilincini, devrimciliği öğrenir. Kur’an kursunda vicdanı, adem olmanın erdemlerini öğrenir ama Adem böylelikle “sosyalist” olur.
Artık filmin sonuna geldikçe göz yaşlarımızı biraz olsun silememek için direndiğinizi farkediyorum, Ölüm ne için demed,en hem de , kabul etmek istemediğim ve bunu asla razı olmadığımı bilerek.Çokça kaybedilen aslında çokça kazanım dediğimiz bu betinlerein yaşamak arzusunun, ideallerinin ne kadar hasıl bir değer olduğuna tanıklık edercesine..Unutulmuşları anımsamak belkide bendeki , çok özel insan olmanın usumuzda ki belleğe yarleştirmenin hazzı varsa ilk sözümdeki gibi başlığımda ki ifade İNSAN HALKINA BORÇ’ lu olduğunu bilmeli isteği..ve sonra perde kapanmadan..
On yıl sonra ölüm orucu Adem’de tekrarlanacak ve askeri cuntanın cezaevi rejimine tam altmış bir gün ölüm orucuyla(kefareti belkide) direnen devrimci Adem, kurumuş dudaklarıyla can verecektir.
Film bitse de biz GAZOZ GAZOZ diyerek acı çekenleri Unutmuyacağız…

YAZARIN SON YAZILARI
İNSAN HALKINA BORÇLUDUR… - 29 Aralık 2025 17:25
KÜRESEL ÇETE: CARGİLL .! - 7 Aralık 2025 21:13
2,3 DAHA FAZLA VİETNAM… - 2 Aralık 2025 20:25
SOL BATARYA’YA ŞARJ GEREKLİ…! - 18 Kasım 2025 01:35
BAŞ DA TAKKE, ELİNDE BAHİS…! - 2 Kasım 2025 18:55
YETER Kİ SEN UMUTLA YAŞA… - 27 Ekim 2025 22:02
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ