Danışıklı Dövüşün Yeni Perdesi ve Tarihten Gelen Yankılar
Yeni oluşturulan devlet politikası doğrultusunda Suriye’ye asker gönderilmesi, Türkiye’nin iç siyasetini dizayn etmeye yönelik uzun erimli mühendisliğin bir devamı. Bu mühendisliğin üç ayağı İmralı, Bahçeli ve devlet bürokrasisi her kritik dönemeçte aynı ritimle çalışıyor. Buna rağmen kamuoyu “büyük başarı”, “tarihi hamle” söylemleriyle uyuşturuluyor.
Oysa tarihte defalarca gördük:
Dış operasyonların iç siyaseti kurtarmak için kullanıldığı her örnek, sonunda ülkeye ağır bedeller ödetti. Bugün yaşananlar da bu örüntünün yeni versiyonundan başka bir şey değil.
Osmanlı’nın Son Dönemi: Dış Seferlerle İç Çöküşü Örtme Çabası
II. Abdülhamid’den İttihat ve Terakki dönemine kadar imparatorluk yönetimleri, içerideki çözülmeyi gizlemek için sürekli dış askeri maceralara sarıldı:
• Balkan Savaşları öncesi “kolay zafer propagandası” yapıldı, fakat gerçek tam bir çöküştü.
• Trablusgarp’a gönderilen subaylar “ulusal başarı” gibi sunuldu ama esas amaç içteki rejim krizini ötelemekti.
• Şark Islahat Planı ve bölgede artan askerî sevkiyat ise bugünün Suriye politikalarına benzeyen biçimde, “güvenlik” kurgusuyla toplumsal mühendisliğin aracı yapıldı.
Bugün de Suriye’ye asker gönderme hamlesi aynı mantıkla işliyor:
Gerçekte içeride çözülemeyen sorunların üzeri kapatılıyor.
Mussolini İtalya’sı: Yapay Zaferle Rejimi Konsolide Etmek
Mussolini’nin 1935’te Etiyopya’ya saldırısı, Avrupa tarihinin en net örneklerinden biridir:
• Ekonomi kötüydü, işsizlik artmıştı, iç muhalefet büyüyordu.
• Mussolini tüm sorunları unutturmak için Etiyopya’ya savaş açtı.
• Propaganda makinesi zafer havası estirdi.
• Sonuç: Kısa vadeli “başarı” uzun vadede ülkeyi yıkan bir savaşlar zincirine dönüştü.
Bugün Türkiye’de estirilen hamasi hava, Mussolini’nin dış operasyonu iç siyasetin panzehiri gibi kullanma yönteminin neredeyse kopyasıdır.
Thatcher’ın Falkland Hamlesi: Çöküşten Çıkmak İçin Savaş
1982’de İngiltere’de ekonomi yerlerde sürünürken, Margaret Thatcher hükümetinin oyu dipteyken Falkland Savaşı geldi. Bu savaş:
• Devlet tarafından milliyetçi duygular yükseltilerek “milli gurur zaferi”ne dönüştürüldü.
• Thatcher’ın iktidarı birkaç ayda dibe vurmaktan kurtulup yeniden güç topladı.
• Halkın yoksulluğu, işçi grevleri, ekonomik kriz tamamen gölgelendi.
Bugün Suriye’ye asker göndermenin tam da böyle bir iç politik hesap üzerine oturduğu açık.
Putin’in Güvenlik Seferleri: Çeçenya’dan Gürcistan’a
Rusya’da Putin’in tüm iktidar konsolidasyonu dış askeri hamlelerle sağlanmıştır:
• 1999 Çeçenya operasyonu ile iktidarını pekiştirdi.
• 2008 Gürcistan ve 2014 Kırım hamleleriyle milliyetçi dalgayı kontrol etti.
• Her seferinde içteki demokratik gerileme dış operasyonla meşrulaştırıldı.
Türkiye’de de aynı yöntem görülüyor:
Dış operasyon = İç muhalefetin bastırılması
Dış operasyon = Gündemin yeniden dizayn edilmesi
ABD’nin Irak’ı İşgali: Demokrasi Ambalajında Çıkar Savaşı
2003 Irak işgali dünya tarihinin en büyük danışıklı dövüş senaryolarından biridir:
• Sahte “kitle imha silahı raporları” üretildi.
• Medya aracılığıyla başarı, özgürlük, demokrasi söylemi pompalanarak toplum manipüle edildi.
• Gerçek ise petrol, bölgesel üstünlük ve jeopolitik çıkar hesaplarıydı.
• Irak halkının ödediği bedel milyonları buldu.
Bugün Türkiye’nin Suriye politikasında kullanılan dille bu dönemin Amerikan söylemi arasındaki benzerlik şaşırtıcı değildir.
Esad’ın 2011 Öncesi Politikaları
Suriye’de Esad rejimi de 2011 öncesi:
• İç muhalefeti bastırmak için “dış tehdit ve güvenlik” propagandasına sarıldı.
• Lübnan, İsrail sınırı ve Irak hattı sürekli gerilim aracı olarak kullanıldı.
• Rejim kriz anlarında milliyetçi refleks üretip kendi tabanını konsolide etti.
Bugün Ankara’nın Suriye politikası bu tarihsel örüntü ile birebir örtüşen bir çizgi izliyor.
TARİH BİZİ UYARIYOR
Suriye’ye asker gönderme hamlesi;
ne özgün bir başarıdır,
ne yeni bir stratejidir,
ne de bekayı garanti eden bir devlet aklıdır.
Tarih bize şunu defalarca anlattı:
Dış operasyonlar, iç çöküş dönemlerinde iktidarlar için bir can simidi; halklar içinse ağır bir fatura olmuştur.
Bugün estirilen “büyük başarı” havası, aslında:
• Ekonomik krizin,
• Kurumsal çöküşün,
• Demokratik gerilemenin,
• Siyasi kirlenmenin
üstünü örtmeye çalışan danışıklı dövüşün yeni perdesidir.
Baki Düzgün
Hak-Der Genel Başkanı