Zeynep Naz İçin Adalet! Bayhan: “Bu Kaza Değil; Olası Kastın Görmezden Gelindiği Bir Trafik Cinayetidir!”
Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Bursa’nın Nilüfer ilçesinde 9 Ekim 2024’te ehliyetsiz sürücü Efe Şayık tarafından çarpılarak 16 yaşında hayatını kaybeden Zeynep Naz Sarıkaya için hem İçişleri Bakanlığına hem Adalet Bakanlığına soru önergeleri verdi.

Bayhan, kazanın ardından sürücünün ilk aşamada adli kontrolle hızla serbest bırakılmasının, dosyanın cezasızlık ve nüfuz iddialarıyla birlikte ele alınması gerektiğini vurguladı.

Bayhan, olayın arka planında “sistematik denetimsizlik, kusurlu kavşak tasarımı, soruşturmada cezasızlık refleksi ve yargıya etkide bulunulduğu iddiaları” bulunduğunu belirtti. EMEP’li Bayhan, süreci şöyle tanımladı:
“Bu bir trafik kazası değil; ihmal, hız ihlali, ehliyetsiz kullanım, cezasızlık ve siyasal nüfuzun iç içe geçtiği bir trafik cinayetidir. Bu cinayeti mümkün kılan bütün zincirin ortaya çıkarılması gerekir.”
Bayhan, bilirkişi raporları ve tanık beyanlarına dayanarak şu hususlara dikkat çekti:
• Kaza yeri olan FSM Bulvarı kavşağının hız sınırı 30 km/s iken aracın 82,8 km/s hızla seyrettiği,
• Çarpma öncesinde hiçbir fren izi bulunmadığı,
• Yaya geçidinin açıkça görünür olmasına rağmen sürücünün herhangi bir uyarı vermediği,
• Ehliyetsiz sürücünün çarpmanın ardından olay yerinden uzaklaşarak kendi ifadesiyle bir süre “saklandığı”,
• Ardından polis merkezine gidip teslim olsa da soruşturmanın ilk aşamasında adli kontrolle serbest bırakıldığı,
• Aynı kavşakta sık sık kaza yaşandığı, bölge halkının sinyalizasyonun aldatıcı olduğuna dair defalarca şikâyette bulunduğu,
• Keşif ve duruşma sırasında sanığın “görüşüm kapalıydı, araç kaydı, fark eder etmez frene bastım” savunmalarının kamera görüntüleri ve bilirkişi raporlarıyla açıkça çeliştiği,
• 06 Aralık 2024 tarihli duruşmada iki bilirkişi raporunun birbirini tamamen çürüttüğü, buna rağmen mahkemenin ATK raporu beklenmeden tahliye kararı verdiği.
Bayhan, tüm bu tabloyu “ihmal zinciri” olarak nitelendirerek hem idari hem adli süreçlerdeki eksikliklere işaret etti.
“Valiyi tanıyoruz, 24 saat sonra çıkar” iddiası: Aile nüfuzunun yargıya etkisi araştırıldı mı?
Önergedeki dikkat çekici başlıklardan biri, Efe Şayık’ın ailesinin “Valiyi, başhekimi tanıyoruz; oğlumuz 24 saat sonra çıkar” şeklindeki beyanı ve nitekim sanığın kısa sürede serbest bırakılmasıdır. Bayhan, bu iddiaya ilişkin olarak hem İçişleri hem de Adalet Bakanlığına şu soruyu yöneltti:
“Bu beyanın doğru olup olmadığı, bu görüşmenin gerçekten yapılıp yapılmadığı, valiyle veya başka kamu görevlileriyle herhangi bir iletişim kurulup kurulmadığının tespiti için HTS kayıtları dahil herhangi bir idari ya da adli inceleme başlatılmış mıdır? Başlatılmadıysa gerekçesi nedir?”
Milletvekili Bayhan, bunun sıradan bir söylenti değil, bir çocuğun ölümüne ilişkin yargı sürecinin eşitsizlik içinde yürütüldüğüne dair somut bir iddia olduğunu vurguladı.
Kusurlu kavşak iddiası: Aynı noktada kaç kaza oldu, hangileri yaya kazasıydı?
Bayhan, kavşağın yapısal sorunlarını uzun uzun anlattı: FSM Bulvarı üzerindeki sinyalizasyonun “aldatıcı ve yanlış yönlendirici” olduğu, ışık geçişlerinin hem yayalar hem sürücüler için kafa karıştırıcı düzenlendiği, kavşakta son 5 yılda sık sık kazalar yaşandığı, daha önce teknik, mühendislik veya UKOME değerlendirmesi yapıldığına dair bilgi olup olmadığı.
Buradan hareketle şu soruları yöneltti:
“Bu kavşakta son 5 yılda kaç trafik kazası yaşanmıştır? Bunların kaçı yaya kazasıdır, kaçı ölümlü veya yaralanmalıdır? Sinyalizasyonun yenilenmesi veya yaya-araç akışının ayrıştırılması için bir çalışma yapılmış mıdır?”
“Neden olası kast değerlendirilmedi? Bu hız ve bu ihmal taksirle açıklanamaz.”
Bayhan’ın Adalet Bakanlığına yönelttiği temel eleştiri, soruşturmanın taksir hükümleriyle yürütülmesi oldu. Milletvekili, Yargıtay içtihatlarını hatırlattı: Yargıtay, hız sınırının iki katı aşıldığında bile bilinçli taksir sayarken, bu olayda hız sınırının üç katına yakın şekilde aşılması, yaya geçidinde fren dahi olmaması, ehliyetsiz kullanım, çarpma sonrası olay yerinden uzaklaşma, keşifte sanığın “10–15 metre sürükleneceğini tahmin ettim” beyanı gibi unsurlar olmasına rağmen olası kast değerlendirmesi yapılmadı.
Bayhan, şu soruyu yöneltti:
“Bu olayda olası kast ihtimalinin değerlendirilmemesinin gerekçesi nedir? Hangi hukuki ve teknik temele dayanılmıştır?”
“Bilirkişi raporları çelişiyor, görüntüler sanığı yalanlıyor ama soruşturma ağırlaşmıyor—neden?”
Milletvekili Bayhan, soruşturmanın titizlikten uzak yürütüldüğünü belirterek şunu söyledi:
“Bir yanda aracın hızını, frensiz çarpışmayı ve görüş açıklığını net biçimde ortaya koyan rapor; diğer yanda sürücünün savunmasını destekler gibi duran ikinci rapor… Bu çelişki varken ATK raporu beklenmeden tahliye verilmesi, adil yargılama ilkesinin açık ihlalidir.”
Bayhan, Bakan Tunç’a şu soruyu yöneltti:
“Bu çelişkili raporlar neden uyumlaştırılmadı? Neden ATK raporu beklenmedi? Bu süreçte adil yargılamanın ihlal edilip edilmediği konusunda bir müfettiş incelemesi başlatılacak mıdır?”
Ehliyetsiz kullanım: Türkiye’nin yapısal bir sorunu
Bayhan ayrıca olayı daha geniş bir çerçeveye oturtarak ehliyetsiz kullanımın boyutunu sordu:
• Türkiye’de yılda kaç kaza ehliyetsiz sürücüler tarafından yapılıyor?
• Ehliyetsiz araç kullanmanın yalnızca idari para cezasıyla geçiştirilmesinin caydırıcılığı var mı?
• Ceza artırımı, aracın trafikten men edilmesi veya zorunlu eğitim gibi yeni düzenlemeler gündemde mi?
“Sarıkaya ailesinin adaleti, trafikte öldürülen tüm çocukların adaletidir.”
Milletvekili Bayhan, açıklamasını şu sözlerle noktaladı:
“Zeynep Naz’ın dosyası yalnızca bir ailenin değil; bu ülkede trafikte öldürülen, adalet arayan tüm emekçi ailelerin ortak mücadelesidir. Bu dosya aydınlatılmadan, bu adaletsizlik zinciri kırılmadan toplum rahat edemez.”