Zeynel Abidin Kıymaz: “Türkiye’nin Milliyetçilere, Milliyetçilerin de Birliğe İhtiyacı Var”

GAP Gazeteciler Birliği Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz’dan kritik birlik ve milli duruş çağrısı

Türkiye, kuruluşundan bu yana emperyal güçlerin hedefi olmuş; jeopolitik konumu, tarihi misyonu ve stratejik kaynaklarıyla her zaman kuşatılmak istenmiştir. GAP Gazeteciler Birliği Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz, yaptığı sert açıklamayla hem iç hem dış tehditlere dikkat çekerek, milliyetçi kadrolara ve halkın birlik ruhuna her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu vurguladı.

“Sevr ruhu yeniden canlandırılmak isteniyor”
Kıymaz, yaşanmakta olan gelişmeleri 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması’na benzeterek, “O gün yıkım haritalarıyla geldiler, bugün enerji, ekonomi ve sosyal mühendislik operasyonlarıyla aynı senaryoyu uygulamaya çalışıyorlar” dedi.

Tehditler sadece sınırda değil, ekonomide, sokakta, zihniyette
Türkiye’nin enerji bağımlılığı, ithalat-ihracat dengesizliği, yüksek enflasyon ve dış borç kıskacına dikkat çeken Kıymaz, “Ekonomideki her sarsıntı, sosyal yapımızda güven erozyonuna sebep oluyor. 6 Şubat depremleriyle sarsıldık, sel ve yangınlarla boğuştuk. Etrafımız savaş alanına döndü. Buna rağmen içeride siyasi ayrışmalar derinleşiyor. Bu gidişat kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

“Milliyetçiler artık tribünde değil, sahada olmalı”
Zeynel Abidin Kıymaz, özellikle milliyetçi camiaya seslenerek şu çağrıda bulundu:
“Bu ülkenin milliyetçileri artık söylem değil, eylem insanı olmalıdır. Partisel hesapları bir kenara bırakıp, memleketin bekası için ortak akıl etrafında birleşmek zorundayız. Türkiye’nin milliyetçilere, milliyetçilerin de birliğe ihtiyacı var.”

“Birlik olmazsa, bu topraklarda özgürlük olmaz”
Kıymaz sözlerini şöyle noktaladı:
“Her bir ferdi farklı düşünebiliriz ama vatan ortak paydamızdır. Emperyal projelere karşı durmak için iktidar-muhalefet değil, millet-devlet kenetlenmesi gereklidir. Unutmayalım ki bu coğrafyada özgür kalmak ancak birlikle mümkündür.”

Kamuoyuna bir uyarı ve davet niteliği taşıyan bu açıklama, siyaset üstü bir milli refleks çağrısı olarak değerlendiriliyor.

İşte o yazı…

Türkiye’ye karşı sinsi emeller besleyen emperyallerin sinsice ellerini ovuşturduğu bu süreçte, milliyetçilerin dağınıklığı Türkiye’nin gücünü zayıflatıyor.

Türkiye’nin Milliyetçilere, Milliyetçilerin de birliğe ihtiyacı var.

Türkiye, tarihi misyon ve jeopolitik konumundan dolayı, kurulduğu günden beri emperyal ülkelerin tehdidine maruz kalıyor.

Bugün, iç ve dış tehditlerin boyutu, 10 Ağustos 1920’de Sevr’de önümüze konulan yıkım projesine benziyor.

Enerji bağımlılığı, ithalat- ihracat dengesindeki makas aralığı açıldı, yaşadığımız 6 Şubat depremi, sel felaketleri, yangınlar, çevremizdeki savaşlar, alınan ekonomik tedbirlerin hedefe ulaşmasını öteledi.

Ülkemiz iç ve dış tehditlere karşı her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu günlerden geçiyor.

Türkiye’ye karşı sinsi emeller besleyen emperyallerin ellerini ovuşturduğu bu süreçte, milliyetçilerin dağınıklığı Türkiye’nin gücünü zayıflatıyor. Zira milliyetçilik milletin savunma mekanizmasıdır, onun dumura uğraması ülkenin içte savunmasız hale gelmesi demektir.

Birlik ve bütünlüğümüze yönelik tehditlerin çeşitlilik gösterdiği bu günlerde, her kurum ve kuruluş, ülkenin meselelerine karşı daha duyarlı olmak zorundadır.

İzmir ve birçok yerde aynı tarihte yangınlar çıkmasının tesadüf olmadığına dair yaygın bir kanaat var. Türkiye, içte ve dışta önüne getirilen ve dayatılan sorunların birçoğunu çözemediği için rahatlayamadı.

Bazı alanlarda hamleler yapıldı, yatırımlar yapıldı elbette ama bu temel sorunları çözmeye yetmedi. Bunda jeopolitik zorlukların da mutlak sürette büyük payı var.

Suriye, Libya, Irak, İran derken HEDEFİN ARTIK TÜRKİYE olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’de ifade ediyor.

Bizim gençlik dönemimizde Milli görüş cenahına Necmettin Erbakan, Milliyetçilere Alpaslan Türkeş, Sosyal demokratlara ise Bülent Ecevit vaatler ve projeler sunuyor, umutlarımızı canlı tutuyorlardı.

Emperyal güçler, güneyimize yerleşti, tehdittin boyutu büyüdü.

Bu ahval ve şerait altında olmamıza rağmen milliyetçiler yeterince seslerini yükseltemiyor. Bunda dağınıklığın, parçalanmışlığın payı kadar medya sektöründe milliyetçilerin etkisiz olmasının da etkisi vardır.

Önerim, her gün ekranlarda izlediğimiz bağrışma ve çağrışmadan uzak milliyetçilerin fiziki olarak birleşemiyorlarsa da belli konularda ortaklaşmaları, fikir birliği yapmalarıdır.

Bu nedenle, naçizane teklifim,

Milliyetçi cenahta bulundukları pozisyon gereği halkta az veya çok karşılığı olan

1-Musavat Dervişoğlu (İYİ parti genel başkanı)

2-Ümit Özdağ (Zafer partisi Genel başkanı)

3- Mansur Yavaş (ABB başkanı)

4-Mustafa Destici (BBP genel başkanı)

5-Yusuf Hallaçoğlu (Kutlu parti genel başkanı)

6-Namık Kemal Zeybek ( ATA parti genel başkanı)

7-Remzi Çayır (MYP genel başkanı)

8-Gültekin Uysal (DP genel başkanı)

9-Ahmet Yılmaz (MTP genel başkanı)

10- Yavuz Ağıralioğlu (Anahtar parti genel başkanı)

11-Meral Akşener (iyi parti eski genel başkanı)

12-İrfan Sönmez

13-Selçuk Özdağ (Yeni yol parti gurup başkan vekili)

14-Mahir Damatlar (Gönüllerde birlik vakfı başkanı)

15- Naci Bostancı

16-Atilla Kaya

17-Servet Avcı

18-Alişan Satılmış

19-Ulvi Batu

20-Suat Başaran

21-Emir Kuşdemir

22-Azmi Karamahmutoğlu

23-Hakkı Şafakses

24-Özcan Pehlivanoğlu

25-İsmail Türk

26- Ali Batman

27-Ali Uzunırmak

28-Cemal Enginyurt

29-Harun Maral

30-Alaattin Aldemir

gibi isimlerden oluşan milliyetçi aydınlarla Ankara’da bir araya gelerek ortak bir düşünce jimnastiği yapmak ve yapay zekanın hakim olacağı 21.yüzyıl için Türk dünyasına yönelik ortak hayaller hedefler çizmeleridir.

Milliyetçilerin ne yapacaklarına ve nelerden vazgeçmeyeceklerine karar vermeleri ve bunu açık açık deklere etmelerine ihtiyaç vardır.

Böyle bir fikir birliğinin oluşturulmasında, siyasi dağınıklık ve karşılıklı eleştiriler engel gibi gözükse de ortak hedefler için buluşma ve dayanışma imkânsız değildir.

İsimlerini sıraladığım milliyetçi cenahtaki bu siyasi aktörlerin çoğuyla az veya çok hukuku olan biri olarak, böyle bir çalıştayın Moderatörlüğünü başarıyla yapabileceğimi, bu buluşmaya ön ayak olmaya hazır olduğumu belirtmeyi bir borç olarak görüyorum.

Türkiye’de devletin kurumları var, yöneticileri var, her türlü tehditti algılama ve bertaraf etme gücü de var. Lakin öncelik sıralamasında hakketmediği yerde duran, ihmal ettiği hususları da hatırlatmaya ihtiyaç var.

90 milyonluk Türkiye ve 300 milyon Türk dünyasının kalbinin attığı yerde herkes fikriyle, zikriyle, duasıyla, ülkesine milletine hizmet etme yolunda adımlar atmalıdır. Bu çağrımda bunun içindir.

BAŞKA TÜRKİYE YOK…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ