Yapı Kayıt Belgesi: Umutla Başladı, Hayal Kırıklığıyla Sonlandı

Tarık ŞEKER

2014 yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası ile tam 17 bin köy bir gecede mahalleye dönüştürüldü. Güzelim kırsal yaşam, yerini şehir planlarının sıkıcı ve karmaşık yapısına bıraktı. Üstelik yasa açıkça, “İki yıl içinde bu köyler için imar planları yapılmalı” diyordu. Yapıldı mı? Hayır!

Yapılmadı ama vatandaşın sırtına ceza, mahkeme, hapis kararları yüklendi. Köyde kümese, ahıra imar planı istenir mi? İstediler! Köylünün yaptığı basit bir yapı, şehir merkezindeki devasa projeyle aynı kefeye kondu. Böyle bir adaletsizlik görülmüş müdür?

Sonra ne oldu? 2018’de umut vadeden bir yasa geldi: İmar Barışı. Vatandaş, “Devletle helalleşiyoruz” dedi. Başvurdu, parasını ödedi, belgesini aldı. Hatta belgesine güvenip evini onardı, çatısını değiştirdi, su tesisatını yeniledi. Ne için? Rahat yaşamak, bir huzur yakalamak için.

Ama iş öyle olmadı! Aradan zaman geçti, idareler “uydu görüntülerine baktık, senin yapın görünmüyor” diyerek belgeleri iptal etmeye başladı. O zaman sormazlar mı adama: Bu uydu denen şey başvuru sırasında yok muydu? Neden başvuruyu kabul ettiniz? Neden vatandaştan para aldınız? Hadi belgeyi verdiniz, niye daha sonra iptal ettiniz?

Dahası var… Uygulama yönetmeliği, başvuru süresi bitip millet parasını yatırdıktan sonra belediyelere gönderildi. Yani vatandaş neyin içine girdiğini bilmiyordu, idare zaten bilmiyordu! Bir bilgi eksikliği, bir kafa karışıklığı aldı başını gitti. Bu da yetmezmiş gibi vatandaş yanlış yönlendirildi, eksik belgelendirildi, en sonunda da “senin belge geçersiz” denildi. Peki bu vatandaş kime güvenecek?

Ve şimdi… Anayasa Mahkemesi’nin 23 Temmuz 2024 tarihli kararıyla “Yapının depreme dayanıklılığı malikin sorumluluğundadır” ifadesi iptal edildi. Bu ne demek? Yani devlet artık, “Ben karışmam, sen yap” diyemeyecek. Yani yapı güvenliği, yalnızca vatandaşın sorumluluğuna bırakılamaz!

Şimdi bu mağduriyeti telafi etmenin zamanı geldi, geçiyor bile. Vatandaşa umut verip, sonra elinden almak devlete yakışmaz. Bu insanlar devlete güvendi, parasını ödedi, kimseden gizlisi saklısı olmadan başvurusunu yaptı. Şimdi yeni bir yasal düzenleme ile bu hatalar telafi edilmek zorundadır.

Unutulmamalıdır ki bir yapı sadece beton değil, bir hayatın temelidir. O yapıyı korumak, ülkeyi ve milletin geleceğini korumaktır. İdarenin yap(a)madığı imar planlarının cezasını vatandaşa kesmek, yalnızca bir hukuk skandalı değil, aynı zamanda büyük bir sosyal adaletsizliktir.

Kentsel dönüşüm ise mülkiyet sorunu çözülmeden bir anlam ifade etmez. Tapusu net olmayan bir evde kimse huzurla oturamaz. Önce mülkiyet sorunu çözülmeli, sonra dönüşüm planlanmalı. Aksi takdirde dönüşüm değil, mağduriyet üretiriz.

Ben buradan yetkililere sesleniyorum:
Bu yasa, bu uygulama milyonları mağdur etti. Yeni bir düzenlemeyle bu insanların hakkını teslim edin. Vatandaşın devlete olan güvenini daha fazla sarsmayın.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ