Staj ve Çıraklık Mağdurları: Bu Vatanın Öz Evlatları
Aylardır içlerinde olduğum, dertleriyle dertlendiğim staj ve çıraklık mağdurları, bu vatanın cefakâr evlatları. Onlar, küçücük yaşta sanayilerin tozlu, paslı dükkanlarında çalışmaya başladılar. Sokaklarda koşturamadılar, gönüllerince çocuk olamadılar. Onlar daha çocukken hayatın yükünü omuzlarında hissettiler; sokakta oynarken değil, işyerinde ter dökerken büyüdüler. Ne bilebilirlerdi ki gün gelecek, hak ettikleri o emeklerinin karşılığını alamayacaklar?
O dönemlerde devletin kanatları altına alınarak sigortalı oldukları söylendi. “Bu vefanın sonunda rahat edeceksiniz” denildi. Ancak yıllar geçti, çekilen bunca cefanın karşılığı olan haklar ellerine verilmedi. Her biri hayatın acımasız şartları altında kırılmış, fakat inatla mücadeleye devam eden insanlar olarak karşımızda. Ne zaman biriyle konuşsam, hayatları roman olacak hikayeler dinliyorum. Hepsi bu memleketin cefakâr, emekçi çocukları.
Şimdi ise, yıllar önce güvendikleri, sırtlarını dayadıkları devletlerinden haklarını talep ediyorlar. Hala çile çekiyor, hala emeklerinin karşılığını bekliyorlar. “Biz bu toprakların çocuklarıyız” diyorlar; üreten, çalışan, her zor günde devletinin ve milletinin yanında olan insanlar onlar. Salgın, savaş, barış demeden her zor dönemde bir şekilde ülkesine faydalı olmayı başaran bu insanlar, şimdi sadece bir şey istiyorlar: Hak ettikleri, kendilerine söz verilen hakları.
Bu evlatların seslerini duyun artık. Onlar sizden çok bir şey istemiyor; sadece yıllar önce söz verilen haklarına kavuşmayı bekliyorlar.