“Karagöz–Hacivat Kavgası Bitmeli, Bursa’nın Suyu Vatandaşa Akmalı!”

DEVA Bursa İl Başkanı Tayfun Öztürk’ten su krizi ve Çınarcık projesi için çok sert çıkış

DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Tayfun Öztürk, kentin su krizine ilişkin sert ifadelerle konuştu; Çınarcık İçme Suyu Projesi üzerinden yürütülen “ben getirdim–sen getirdin” tartışmasını “Karagöz–Hacivat atışması”na benzeterek, “Perdeyi kapatın, suyu açın. Bursa’nın suyunu reklam panolarında değil, çeşmelerde görmek istiyoruz” dedi.

Öztürk, kentin susuzlukla burun buruna gelmesinde yılların ihmalinin, plansız büyümenin, yüksek kayıp-kaçak oranlarının ve şeffaf olmayan maliyet yönetiminin payı olduğunu vurgulayarak, “Bursa’yı susuz bırakan bereketsizlik değil, beceriksizliktir; sorun doğada değil, yönetimdedir” ifadelerini kullandı.

“Çınarcık suyu kim getirdiyse getirdi; mesele kimin borusu öttü değil, suyun musluğa akması”

Öztürk, Çınarcık’tan içme suyu getirilmesi işinin 1990’larda planlandığını, 2000’li yıllarda dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker ile başladığını, altyapının büyük kısmının Recep Altepe döneminde tamamlandığını ve devreye almanın Alinur Aktaş zamanında gerçekleştiğini hatırlatıp şunları söyledi:

“Bu şehrin suyunu bir kişi ‘ben getirdim’ diye tekelinde tutamaz. Altyapı dün kuruldu, vana bugün açıldı. Hakikati çarpıtan reklamlara, siyasi övünç cümlelerine karnımız tok. Mustafa Bozbey’in bu projeyle doğrudan bir tasarrufu yoktur, bunu da açıkça koyalım. Bursa’nın ihtiyacı hamasete değil; dürüst veriye, sağlam yönetime.”

Krizin anatomisi: “Baraj kurur, altyapı çöker, su kaybolur”

DEVA İl Başkanı’na göre Bursa’nın tabloyu ağırlaştıran başlıca nedenleri:

• Barajlar kritik eşiğe indi: Nilüfer ve Doğancı’da seviyeler alarm verdi; kuraklık yönetimi sınıfta kaldı.

• Altyapı yükü taşıyamıyor: Nüfus ve sanayi artarken şebeke modernizasyonu aynı hızda ilerlemedi.

• Kayıp–kaçak olağanüstü: BUSKİ verilerine de atıfla %25–30 bandı telaffuz ediliyor. “Dört bardaktan biri vatandaşa ulaşmadan yok oluyor.”

Öztürk:

“Bir şehirde suyun üçte biri yolda kayboluyorsa, sorun yağmurda değil, yönetimde aranır. Şebekenin damarları dökülürken yeni kaynak masal olur.”

“Milyonlarca Euro nereye gitti? Kalem kalem açıklayın”

Öztürk, 2023’te Çınarcık İçme Suyu Projesi için yapılan ihaleyi, 150 milyon Euro ölçeğini, 127 milyon Euro sözleşmeyi ve ‘tasarruf ettik’ söylemini hatırlatarak; 2025’te projenin planlanandan 9 ay erken tamamlandığı, 1 Eylül 2025’ten itibaren su verildiği, günlük 110 bin m³ suyun şehre ulaştığı ve 2026 hedefinin 300 bin m³ olduğu yönündeki açıklamaları da gündeme taşıdı. Ardından sert sorular yöneltti:

“Bu paranın hesabı nerede?
— Bu yatırımın yükü faturalara ne kadar yansıdı?
— Fabrikaya kredi var da vatandaşa niye sürekli zam var?
— Maliyet, işletme gideri, borçlanma; kalem kalem, ay ay, kurum kurum şeffaf tablolar nerede?”

“Şeffaflık lütuf değil mecburiyettir. ‘Tasarruf ettik’ demek yetmez; defter açılır, satır satır gösterilir.”

Dört maddeyle çağrı: “Suyu siyasetten arındırın, kaybı sıfırlayın”

Öztürk, çözüm başlıklarını net ve sert formüle etti:

1. Suyu siyasete alet etmeyin: “Karagöz–Hacivat bitti. Bursa’nın suyu rant değil, halkın hakkıdır.”

2. Şeffaflık zorunludur: “150 milyon Euroyu bulan her kalemi kamuoyuna açıklayın.”

3. Kayıp–kaçak kırmızı çizgidir: “%30 kabul edilemez. Hedef tek haneli oran; eylem planı ve takvimi açıklayın.”

4. Geleceği garantiye alın: “Sadece baraj bağımlılığından çıkın; yağmur suyu hasadı, gri su, yeraltı sularının korunması ve yeniden kullanım için yasal–teknik paket hazırlayın.”

“Perde kapansın, musluklar açılsın”

Öztürk sözlerini, “Bu şehirde yaşayan milyonlarca insanın suyu, afişlerde değil muslukta akmalı. Bursa’nın susuzlukla imtihanı bir tiyatro değil, gerçek bir yönetim testidir. Kaynağı getirmek kadar, onu korumak, adil dağıtmak ve israfı sıfırlamak asli görevdir.” diyerek tamamladı.

“Karagöz–Hacivat kavgası bitsin. Bursa’nın suyu vatandaşa akmalı!”