İklim Yasası: Gerçekten Bir Çözüm Mü, Yoksa Düşüşün Başlangıcı mı?

Tarık ŞEKER

Sevgili okurlarım,

Bugün, her yönüyle dikkatle incelenmesi gereken, ülkemiz için hayati öneme sahip bir konuda konuşmak istiyorum: TBMM’ye sunulan İklim Yasası. Küresel ısınma ve iklim değişikliği elbette hepimizin ortak derdi, ancak bu yasanın uygulanabilirliği, toplumsal dengeleri nasıl etkileyeceği ve özellikle düşük gelirli kesimlerin üzerine ne gibi ekonomik yükler bindireceği büyük bir soru işareti.

İklim Yasası: Maliyetleri Kim Ödeyecek?

Yasa, büyük oranda enerji dönüşümüne, fosil yakıt kullanımının kısıtlanmasına ve yenilenebilir enerjiye geçişe odaklanıyor. Bu, gerçekten önemli ve gerekli bir adım, ancak her dönüşüm sürecinde olduğu gibi, bedelleri olacaktır. Yenilenebilir enerji altyapısına yapılan büyük yatırımlar, başlangıçta küçük işletmelerin, özellikle tarım ve sanayi sektörlerinin büyük zorluklarla karşılaşmasına neden olabilir. Üretim maliyetlerinin artması, bu sektörlerde faaliyet gösteren küçük firmaların kapanmasına yol açabilir. Bu durum, işsizliği artırırken, ekonominin temel taşlarından olan küçük esnaf ve üreticilerin de yok olmasına neden olabilir.

Tarım Sektörü: Yeni Düzenlemelere Ne Kadar Uyum Sağlanabilir?

İklim yasası, tarım sektöründe de ciddi dönüşümler öngörüyor. Çiftçilere daha çevreci yöntemler benimsemeleri için baskı yapılacak, kimyasal gübre ve ilaç kullanımı sınırlanacak. Ancak, bu dönüşüm süreci, özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçiler için oldukça zorlayıcı olabilir. Bu yeni düzenlemelere geçiş için gerekli olan teknolojik altyapı, büyük maliyetler gerektiriyor. Çiftçiler, çevreci tarım yöntemlerine geçmek için yüksek yatırımlar yapmak zorunda kalacaklar ve bu, onları daha da borçlandırabilir. Kırsal bölgelerdeki küçük üreticiler bu dönüşüme ayak uyduramayabilir ve üretim alanlarında daralma yaşanabilir. Bu da doğrudan gıda fiyatlarını artırabilir ve gıda güvenliği riskini ortaya çıkarabilir. Sonuç olarak, şehirli halk da bu durumdan olumsuz etkilenebilir.

Sanayi Sektörü: Ekonomik Dönüşümün Bedeli

Sanayi sektörü de büyük değişikliklere uğrayacak. İklim yasası, fabrikaların emisyonlarını ciddi şekilde azaltmalarını ve daha temiz teknolojiler kullanmalarını zorunlu kılacak. Ancak birçok küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşu, bu geçişi karşılayacak maddi kaynağa sahip olmayabilir. Gerekli yatırımların yapılmaması, bu firmaların kapanmasına ve bunun sonucunda işsizliğin artmasına yol açabilir. Bu süreçte, iş gücünün büyük bir kısmı işini kaybedebilir ve yüksek işsizlik oranları toplumda büyük bir huzursuzluk yaratabilir. Ayrıca, sanayi sektörü küçülürken, yerli üretim azalacak ve ithalata olan bağımlılığımız artacak, bu da döviz kurlarını etkileyebilir ve enflasyonun yükselmesine neden olabilir.

Yenilenebilir Enerji: Yüksek Maliyet, Düşük Erişim

Yenilenebilir enerji kaynakları, bu dönüşümde önemli bir yer tutuyor. Ancak, Türkiye’nin bu alandaki altyapı yatırımları henüz yeterli düzeyde değil. Güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi kaynaklar, bölgeler arası eşitsizliklere neden olabilir. Örneğin, güneş enerjisi potansiyeli yüksek olan Akdeniz ve Ege bölgelerindeki yerleşim yerlerinde enerji üretimi daha verimli olurken, kara iklimi bölgelerinde bu verimlilik çok daha düşük olabilir. Ayrıca, yenilenebilir enerji yatırımları başlangıçta büyük maliyetler gerektirecek ve bu süreç, sadece sanayicileri değil, bireysel tüketiciyi de etkileyebilir. Enerji fiyatlarındaki artış, düşük gelirli ailelerin daha pahalı enerjiye erişmesini zorlaştırabilir.

Sosyal ve Ekonomik Eşitsizlikler Derinleşebilir

İklim yasası ile ilgili belki de en büyük tehlike, sosyal eşitsizliklerin daha da derinleşmesidir. Yüksek gelirli kesimler, dönüşüm sürecinde sağlanan teşvik ve desteklerden daha kolay faydalanabilirken, düşük gelirli gruplar bu süreçten olumsuz etkilenebilir. Özellikle kırsal alanlardaki halk, değişimden en çok etkilenen kesim olacaktır. Altyapı eksiklikleri, teknolojik yetersizlikler ve tarımsal ürün fiyatlarının artması, bu kesimlerin yaşam standartlarını ciddi şekilde düşürebilir. Dolayısıyla, bu yasa sadece çevresel bir dönüşüm değil, aynı zamanda büyük bir toplumsal ve ekonomik kriz de yaratabilir.

İklim Yasası Bir İleri Adım Mı, Yoksa Geriye Dönüş Mü?

Sevgili okurlarım, iklim yasası, başlangıçta herkesin kabul edebileceği bir çevresel hedefi amaçlıyor olabilir. Ancak, bu geçiş süreci doğru şekilde yönetilmezse, Türkiye’yi sadece çevresel değil, ekonomik ve toplumsal anlamda derin bir krizle karşı karşıya bırakabilir. İklim yasası, küresel düzeyde çevresel hedeflere ulaşmak adına önemli bir adım olabilir, ancak bu sürecin halkı, üreticiyi ve sanayiyi doğru şekilde destekleyecek politikalarla hayata geçirilmesi gerekir. Aksi takdirde, bu dönüşüm, büyük bir toplumsal adaletsizlik yaratabilir.

Gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz. Çünkü bu yasa sadece çevreyi değil, tüm toplumu etkileyebilir. Görüşmek üzere…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ