Terörsüz Türkiye; Barışa kim karşı çıkabilir?

Ergün Aydoğan

 

Bu hayati projenin aktörleri Erdoğan ve Bahçeli’nin kamuoyuna deklere ettikleri ‘’Terörsüz Türkiye’’. Bunun içeriği nedir diye soran, daha dün rakiplerinizi bunlar seçilirse ‘’Öcalan’ı, Demirtaş’ı serbest bırakacaklar; siyasi amaca yönelik mi diyenler, ya daha öncekiler gibi sonuçsuz kalırsa endişelerini dile getirenlere karşı ise yoksa ‘’siz barışa karşı’’ mısınız?

Kim barışa karşı çıkabilir, kim silahlı mücadeleyi savunabilir?

Halkın ‘’Barış’la’’ bir sorunu yok. Savaş isteyen silahlı mücadeleyi esas alan ulusal, bölgesel çıkar gruplarının savaş endeksli kazanım elde etmek adına ‘’Türk, Kürt’’ demeden sözde hak arama mücadelesi başlatanlardır. Devlet’le kendini eşitleyen silahlı gruplardır. Küresel emperyalizmi arkasına alıp Devlet’e meydan okuyanlar, ağababalarından güç alanlardır. Bu topraklarda gözü olan, savaşla elde edemediği toprakları iç dinamikleri tahrik ederek, ayrıştırarak, farklılıkları önceleyen küresel emperyal güç odaklarıdır.

Halk savaş değil, barış istiyor. Ayrışmak değil bin yıldır olduğu gibi bir arada kardeşçe yaşamak istiyor; bunun üzerinden siyasi gelecek inşa etmek isteyenlerin aksine!

Hiçbir şart yok, şartsız ‘’silah bırakmayı’’ kabul edecekler, Öcalan ‘’silah bırakma çağrısı’’ yapacak deniyordu 27 Şubat’ta İmralı’dan beklenen çağrıyı yaptı. Yaptı yapmasına ama kim ne anladı belli değil, herkes bir tarafından kendi meşrebine göre bir yerlere çekiyor…

Selahattin Demirtaş’ın konu ile ilgili yazıda vurguladığı gibi ‘’Tamam, elimizden geleni yapalım da ne olduğunu, ne yapılmak istendiğini kimse bilmiyor ki!’’

Bilen sadece oyunu uzun süredir kurgulayan siyasi iktidar!

Onlarda açıklamıyor, öne çıkan isimlerin bazı açıklamalarından çıkarımlar yapılıyor.

Önce Terör elebaşı Abdullah Öcalan’ın ne dediğine bakalım. Öcalan buraya gelişin sebebi olarak ‘’Aşırı milliyetçi savruluşların zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler…’’ istedik ama bu ‘’Aşırı milliyetçi savruluşların zorunlu sonucu…’’ oldu diyor. Yani Türkiye’nin kurucu modelini ‘’savruluş’’ olarak tanımlıyor. Türkiye, Kürt realitesini inkar etmeyi terk etmiş ve PKK için ‘’anlam yoksunluğu’’ doğmuş, ömrünü tamamlamıştır derken…

Can alıcı cümle mektup okunduktan sonra Sırrı Süreyya Önder’in ‘’aslında Öcalan’ın söylenmesini istediği bir cümle daha var deyip ‘Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi, demokratik siyasetin ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir notunu da bizlere iletti.’’ Diyor Sırrı Süreyya. Bu metnin mektuba konmasını devlet görevlileri istememiş, sözlü olarak söylenmesine karar verilmiş!

Silahlar bırakılacak (nereye bırakılacağı henüz belli değil). PKK, kongreyle kendini fesih edecek, Öcalan’ın kongreye başkanlık etmesi istekleri var. Hukuki boyutun tanınması yani Anayasa değişikliği talepleri var. Her ne kadar iktidar cenahı silah bırakma YPG/PYD’yi de kapsıyor dese de DEM tarafı böyle bir şeyin olmadığında ısrarlı; çağrı onları kapsamıyor diyorlar!

Şartsız silah bırakma derken, ilgili taraflardan talepler ardı sıra gelmeye başladı. Bunların içinde Erdoğan’ın en yakınındaki isim eski Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklamaları dikkate değerdir. Yıldırım ‘’Anayasa değişikliğinde vatandaşlık tanımında bir güncelleme yapılabilir. Yerel yönetimlere yetki devri yapılmalıdır (Adem-i Merkeziyet).’’ Ve tabi ki ‘’Erdoğan’ın sonsuz görev yapmasının önü açılmalıdır’’ deniyor. Anayasa’da değişmesi istenen 66. Madde ‘’Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.’’ Binali Yıldırım’ın Erdoğan’ın bilgisi dışında bunu dile getirmesi mümkün olmadığına göre.

Ayrıca DEM siyasetinin önde gelen aktörlerin; 1-Öcalan’ın fiziki özgürlüğü başta olmak üzere tüm siyasi tutsakların (onların ifadesi) serbest bırakılması. 2-Kürt halkının temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınması (anaysa değişikliği). 3-Anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması, talepleri dile getirilmeye devam ediliyor

Görüldüğü ve söylendiği üzere ‘silah bırakma’ hiçte şartsız değilmiş!

İktidar ve aldığı muhataplar dışında muhalefetin, kamuoyunun süreçle ilgili hiçbir bilgisi yok. Olması gereken toplumsal mutabakat aranmıyor, bir arada olması gereken iç cephe ayrışmış, iktidar tarafından özellikle ayrıştırılmaya devam ediliyor. Siyasi iktidar iç cephe bütünlüğü ve toplumsal mutabakat yerine Kürt seçmen grubunu yanına çekerek nihai siyasi hedef planına ulaşmayı hedeflemektedir!

Son bir not; 2013’te de ‘’silah devri bitti, silahlara veda, silahlar sussun, PKK çekiliyor…’’ başlıkları atıldığı unutulmamalıdır!

Silahı amaç edinenlerin ve siyasi tüccarların dışında halkın bir arada yaşamaktan, barıştan yana bir kaygısı, bir derdi yok.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ