Gazze’de Barış, İran’da Sessizlik: Bu Suskunluk Ne Anlama Geliyor?
Gazze’den gelen ateşkes haberi, savaşın acımasız yüzüyle yaşamaya alışmış bir halk için bir anlık umut ışığı oldu. İnsanlar sevinçten ağladı, çocuklar barışın ne olduğunu ilk kez belki bu kadar net hissetti. Ancak Ortadoğu’nun belki de en önemli aktörlerinden biri olan İran, bu ateşkese dair hiçbir tepki göstermedi. Bu sessizlik, sadece diplomatik bir duruş mu, yoksa çok daha derin stratejik hesapların bir yansıması mı?
Barışın Coşkusunda Eksik Bir Ses
Gazze’deki ateşkes, Filistin halkı için bir zafer gibi görünebilir, ancak bölgede yıllardır süregelen adaletsizliğin ve şiddetin sadece bir anlık duraklamasıdır. İran gibi Filistin davasını açıkça savunan bir ülkenin bu süreçte sessiz kalması, dünya kamuoyunda dikkat çekti. Normalde ateşli açıklamalarıyla bilinen bir devlet, neden bu kez sessiz kalmayı tercih etti?
Sessizliğin Olası Nedenleri
1. Diplomatik Denge ve Hesaplar:
İran, hem bölgesel hem de küresel aktörlerle karmaşık ilişkiler içinde. Bir yandan Filistin’e desteğini sürdürürken, diğer yandan ABD ve İsrail karşısındaki konumunu stratejik olarak değerlendirmek zorunda. Bu sessizlik, İran’ın bir müzakere kozu olabilir.
2. Ateşkesin İçeriği:
Ateşkesin koşulları ve İsrail’in bölgedeki varlığını güçlendirecek detaylar, İran için kabul edilemez unsurlar içeriyor olabilir. Eğer bu süreç İran’ın beklentilerini karşılamıyorsa, bu duruma sessiz kalmak bir protesto şekli olabilir.
3. İç Meseleler ve Halk Tepkisi:
İran, şu sıralar kendi iç meseleleriyle meşgul. Ekonomik kriz, halk hareketleri ve artan muhalefet, hükümeti daha temkinli bir dış politika izlemeye zorlamış olabilir. Halkın tepkisini çekmemek için suskunluk, bir nevi risk yönetimi olarak görülebilir.
Sessizlik mi, Mesaj mı?
Bu suskunluk, aslında bir şey söylemenin başka bir yolu olabilir. Diplomaside her zaman kelimelerle konuşulmaz; bazen sessizlik, en güçlü mesajdır. İran, bu sessizlikle hem İsrail hem de müttefiklerine şunu söylüyor olabilir: “Bu sizin çözümünüz, bizim davamız devam ediyor.”
Gazze’nin Yalnızlığı ve Ortadoğu’nun Gerçeği
Gazze’nin yalnızlığı yeni bir şey değil. Yıllardır bölge halkı, büyük güçlerin stratejik oyunlarında birer piyon olarak kullanılıyor. Barış umutları hep kısa vadeli ve kırılgan oldu. İran’ın bu süreçteki sessizliği, sadece bir ülkenin politik duruşu değil, aynı zamanda Ortadoğu’daki adaletin çarpıklığını gözler önüne seriyor.
Barışın gerçek anlamda sağlanabilmesi için Gazze’nin sadece ateşkeslerle değil, kalıcı bir çözümle özgürleşmesi gerekiyor. Ancak bu çözüm, İran gibi güçlü aktörlerin gerçek bir duruş sergilemesini gerektiriyor. Sessizlik, ne yazık ki barışa giden yolda yeterli değil.
Gazze’de çocuklar sevinç gözyaşları dökerken, İran’ın sessizliği bize barışın ne kadar kırılgan ve stratejik hesapların ne kadar derin olduğunu bir kez daha hatırlattı. Sessizlik, her zaman tarafsızlık değildir; bazen en sert duruşların sembolüdür. Peki, bu duruş kim için, ne için? İran’ın sessizliği bize bu soruyu tekrar tekrar sorduruyor.