“ÜNİVERSİTELER NİTELİK KAYBEDİYOR, DİPLOMALAR İŞSİZLİK SERTİFİKASINA DÖNÜŞÜYOR”
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Bütçe Teklifi görüşmeleri sırasında Millî Eğitim Bakanlığı ve yükseköğretim politikalarına ilişkin sert eleştirilerde bulundu. Kaya, üniversite sayısındaki hızlı artışın başarı gibi sunulduğunu ancak bu tablonun Türkiye’nin geleceği açısından ciddi riskler barındırdığını söyledi.
Türkiye’de yükseköğretimin plansız biçimde büyütüldüğünü vurgulayan Kaya, niceliksel artışın niteliği gölgelediğini belirterek genç işsizliğinin diplomanın değerini aşındırdığını ifade etti.
“Üniversite sayısı 76’dan 208’e, öğrenci sayısı 2 milyondan 7 milyona çıkarıldı. Bu artış bir başarı gibi anlatılıyor ama gerçekte diplomaların birer işsizlik sertifikasına dönüştüğünü görüyoruz. Genç işsizlikle genel işsizlik arasındaki uçurum bunun en açık göstergesidir.”
Plansız büyüme, gizlenen işsizlik
Kaya, özellikle taşrada kurulan üniversitelerin eğitim ihtiyacından çok popülist ve rant odaklı yaklaşımlarla hayata geçirildiğini dile getirdi. Üniversitelerin, işsizlik istatistiklerini baskılamanın bir aracı hâline getirildiğini savundu.
“Her şehre üniversite açmak, işsizliği çözmek değil, işsizliği ertelemektir. Altyapısı, akademik kadrosu ve bilimsel planlaması olmayan üniversitelerle gençlere umut satılıyor. Bu tablo, işsizlik rakamlarını saklamanın en kolay ve en hoyrat yoludur.”
Taşra üniversitelerinin şehir merkezlerinden uzak alanlara kurulmasının dahi rant hesaplarıyla yapıldığını ifade eden Kaya, eğitimden çok imar ve ulaşım gelirlerinin gözetildiğini söyledi.
Kalite düşüyor, dünya sıralamasında geriliyoruz
Konuşmasında Türk üniversitelerinin uluslararası konumuna da değinen Kaya, yayın sayısı artsa da nitelikli bilimsel üretimde ciddi bir gerileme yaşandığını vurguladı.
“Makale sayısı artıyor ama etki değeri yüksek dergilerdeki yayınlarımız artmıyor. Atıf sayılarında oldukça gerilerdeyiz. Dünyanın ilk 500 ve ilk 1000 üniversitesi arasında yer alan üniversite sayımız her geçen yıl azalıyor.”
Kaya, üniversitelerin bütçelerinden AR-GE’ye yeterli pay ayrılmadığını, bazı vakıf üniversitelerinin ise eğitimden çok kazanç odaklı çalıştığını ifade etti.
Liyakat yerine vasatlık üretiliyor
Akademik kadroların belirlenme sürecine de dikkat çeken Kaya, liyakat yerine başka kriterlerin öne çıktığını, bunun da bilimsel üretimi zayıflattığını söyledi.
“Üniversitelerde kadrolar çoğu zaman nitelikli akademisyenler için değil, belli isimler için tanımlanıyor. Gerçekten yetkin adayların önü kesiliyor, vasat kadrolar oluşturuluyor. Bu vasatlık, üniversitelerimizin geleceğini doğrudan etkiliyor.”
Yapay zekâ ve dijital dönüşüm çağında üniversitelerin hâlâ ezberci bir anlayışla yönetildiğini belirten Kaya, bilgi aktaran değil, bilgi üreten üniversitelere ihtiyaç olduğunu vurguladı. Konuşmasının sonunda yükseköğretimin bir ülkenin geleceği olduğunu ifade eden Kaya, mevcut anlayışla Türkiye’nin yarınlarının inşa edilemeyeceğini söyledi.
“Çocuklarımızı otoyol kenarlarına sıkıştırılmış kampüslerle, nitelikten uzak bir eğitim sistemiyle geleceğe hazırlayamayız. Yükseköğretim, rantın değil bilimin merkezi olmak zorundadır.”