Son bahis çetesi operasyonu üzerine Babacan’dan Erdoğan’a: “Bu üçkağıtçılara niçin lisans verdiniz, niçin 8 yıldır hiçbir şey yapmadınız?”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeni Yol grubunda konuştu. Sigara, uyuşturucu ve sanal kumar bağımlılığının tavan yaptığını kaydeden Babacan, iktidarı Anayasa’nın 58. maddesini uygulamaya davet etti. Babacan, bağımlılıkla mücadele, HSK seçimi, infaz paketi ve tarım üreticisini vuran don felaketine yönelik mesajlar verdiği konuşmasında şunları söyledi:
“İktidar sadece izlemekle kalmıyor bir de kumara lisans veriyor”
“Ülkemizde her türlü bağımlılık tavan yapmış durumda. Vatandaşlarımız, bilhassa da gençlerimiz bir bağımlılıktan kurtulsa diğerine yakalanıyor: Bakın ülkemizde; 2022 yılında 116 milyar adet olan sigara tüketimi, 2024 yılında bu rakam tam 150 milyara çıkmış. İki yılda 116 milyardan 150 milyara çıkmış. Sigara bağımlılığı hortlamış durumda. Devlet ne yapıyor? İzliyor. Yetti mi, yetmedi. Sanal kumar, Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaşıyor. İktidar ne yapıyor? Sadece izlemekle kalmıyor; lisans veriyor, önünü açıyor, sanal bahis ve kumarı cep telefonlarından kolayca ulaşılır hale getiriyor.”
“BDDK’dan sanal para lisansı almışlar, 2016’dan bu yana işlem yapıyorlar”
“İşte son skandal: 8 yıldır sanal bahisle anılan bir şebekeye dün nihayet operasyon gerçekleşti. 8 yıldır vardı bunun zaten şaibesi. 2016’dan bu yana işlem yapıyor. BDDK’dan sanal para lisansı almışlar bakın. Ne zaman? Dürüst ve ehil kadrolar iktidardan ayrıldıktan sonra oluyor. Tam 26 bin banka hesabı üzerinden 13 Milyar liralık işlem hacmi var. Tek bir dosya bu. Şu rakamlara bakın! Sayın Erdoğan, bu üçkağıtçılara niçin lisans verdiniz ya?”
“Bizim kurduğumuz BDDK’yı delik deşik ettikleri için kontrolsüz lisanslar veriliyor”
“BDDK’nin verdiği her izin çok değerlidir arkadaşlar. Muteber, sapasağlam… Her türlü istihbaratı, kontrolü yapılmamış hiç kimseye, hiçbir lisans veremez bu ülkenin BDDK’sı… Biz öyle bir kurum kurduk zamanında. Bütün dünyaya örnek bir Bankacılık Düzenleme ve Denetleme sistemi kurduk. Onun için 2008-2009 krizi Amerika’da 400 bankayı batırırken, Avrupa’da yüzlerce bankayı mahvederken bizim bankalarımız sapasağlam kaldı. Bunlar delik deşik etti sistemi…”
“Sayın Erdoğan, niçin 8 yıldır bir şey yapmadınız; gençlerimizin bu illete bulaşmasına göz yumdunuz?”
“Soruyorum Sayın Erdoğan’a niçin 8 yıldır şu son dosyayla ilgili şey yapmadınız? İlla yargı mı el atacak bu işlere? Sizin hükümet olarak, idare olarak yapabileceğiniz elinizde bir sürü enstrüman var. Denetim var, müdahale enstrümanı var, lisans iptali var, her şey hükümetin elinde… Ta konu yargıya intikal ediyor, yargı uzun süreçler çalıştırıyor, ondan sonra kolluk devreye girip operasyon başlıyor. Niçin gençlerimizin bu illete bulaşmasına göz yumuyorsunuz ya? Vicdanınız hiç sızlamıyor mu?”
“İktidardan sonra bu kez Meclis Komisyonu anayasayı ‘Bir kere de biz delelim’ dedi”
TBMM’deki HSK seçimlerini de değerlendiren Babacan, anayasanın bir kez daha delindiğini kaydederek “Geçtiğimiz günlerde Anayasa bir kez daha; bu kez Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında delindi. İktidar bu işe bir kez alıştı, artık durmuyor. Tut tutabilirsen… Bunlar, hukuku defalarca ayaklar altına aldılar; Anayasa’yı delik deşik hâle getirdiler. Meclisteki bazıları da baktılar, hükümet deliyor bir şey olmuyor. AYM kararlarına uymayanlar, AİHM kararlarına uymayanlar ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Bu kez de Meclis komisyonunda, ‘Bir kere de biz delelim, ne olacak’ dediler” dedi.
“HSK seçimi apaçık bir anayasa ihlalidir”
“HSK denilen bir yapı var biliyorsunuz; Hakimler Savcılar Kurulu. Buna Meclis tarafından beş üye seçiliyor. Anayasa’da bu beş kişinin nasıl seçileceğiyle ilgili hüküm açık açık yazıyor. Komisyonda birinci tur, ikinci tur kuralları var ve olmazsa üçüncü turda kura yoluyla yapılacak seçime dair Anayasa’da çok açık hükümler var. Madde madde saymış, komisyon nasıl çalışacak? Fakat Karma Komisyon, Anayasa’nın o hükmüne uymadı arkadaşlar. Kura yerine tekrar seçim yaptılar, komisyondan genel kurula gönderilen isimleri tekrar oylayıp geçirdiler. İşte size apaçık bir Anayasa ihlali.”
Babacan, HSK seçimlerini ‘Kırık Cam Deneyi’ örneğiyle anlattı: “Çürüme bulaşıcıdır”
“Düzensizlik bulaşıcıdır, kanunsuzluk bulaşıcıdır, çürüme bulaşıcıdır. Bir elmanın bir yerinde çürüme başladıysa devamı gelir, çürüme elmanın tamamına yayılır. Bakın, 1969 yılında yapılan bir deneyden bahsedeceğim size. Deneyin adı ‘Zimbardo Kırık Cam Deneyi.’ İbretlik… Bilim insanları, iki ayrı mahalleye, terk edilmiş iki eski araba bırakıyor. Birini bir mahalleye, birini uzaktaki başka bir mahalleye bırakıyorlar… Bırakırlarken arabalardan birinin ön camını kırıyorlar ama diğer arabayı sapasağlam bırakıyorlar. Bir hafta sonra geliyorlar ki, ön camını kırdıkları arabanın diğer camları da kırılmış, berbat halde. Arabanın üzerine sprey boyalarla yazılar yazılmış, kaportasının sağı solu delinmiş deşilmiş. Sonra gidip diğer mahalleye bakıyorlar: Ön camı sağlam olan diğer araba yerinde öylece duruyor, hasarsız. Kıssadan hisse şu: Küçük suçlar, büyük suçları doğurur arkadaşlar. Bir arabadaki kırık bir cam, o arabayı delik deşik edebilir. ‘Bu aracın camlarını kırmak serbest’ algısını pekiştirebilir. Eğer siz herhangi bir konuda ‘Burada Anayasa’ya uymayabilirsiniz’ mesajı verirseniz, bu tek bir çatlaktan tüm topluma hukuksuzluk sızabilir.”
“Anayasa bir kez delinirse çok şey olur”
“Bizim görevimiz belli. Ne yapacağız? Biz o arabada küçücük bir kaporta darbesi dahi, hiçbir hasara yol açtırmayacağız. En küçük bir hukuksuzluğu dahi kürsülerden haykıracak, en ufak suça dahi müsamaha etmeyeceğiz. Sağlam duracağız ki yapılan hukuksuzluk başkalarına cesaret vermesin; küçük suçlar, daha büyüklerini doğurmasın. Bu sebeple, iktidarın tepesindekileri uyarıyorum: ‘Anayasa bir kez delinirse çok şey olur’ diyorum. Sizden cesaret alan bazı hakimler, savcılar ‘Ülkenin başındaki uymuyor, Meclis uymuyor, ben de uymayabilirim’ der. ‘Uymuyorum’ hastalığı tüm ülkeye yayılır. Bu ülkede artık hiçbir şey dikiş tutmaz. Bu nedenle geçen hafta Meclis çatısı altında yapılan Anayasa ihlalini küçük bir şey olarak görmeyelim. O delik büyür. Bir konuda Anayasa ihlali yapanı artık başka konularda da tutamazsınız. Hep beraber sağlam durmak zorundayız.”
“Sokakta yürüyen bir kadın, arkasına fazladan bir kez daha bakacaksa bizim bu pakete itirazımız var”
Babacan, 10.Yargı Paketi’ne ilişkin “Kamuoyunda infaz paketi diye adlandırılan 10.Yargı paketinin eli kulağında. Bu paketin toplum vicdanını yaralamaması çok önemli. Bu sebeple üzerine basa basa vurgulamak istiyorum. İnfaz paketi toplumsal barışımıza hizmet etmelidir bu bir. Bu yasa, halihazırda güvensiz sokakları daha da güvensiz hale getirmemelidir, bu iki. Bu paket toplumdaki adaletsizlik duygusunu artırmamalı bu da üç. Vatandaşlarımızın, ‘Bir sorun yaşadığımda devlet bana sahip çıkar, hakkımı savunur’ demeye ihtiyacı var. Sokakta yürüyen bir kadın, arkasına fazladan bir kez daha bakacaksa; bizim bu pakete itirazımız var. Pazarda kendi halinde dolaşan bir gencimizin hayatı, şehir eşkıyaları tarafından bir kez daha tehdit edilecekse bizim bu pakete itirazımız var. Trafikte, sokakta, vatandaşımız kendini güvensiz hissedecekse, esnafımız, birileri gelip de dükkanıma çökecek diye daha fazla tedirgin olacaksa; bizim bu pakete itirazımız var. Bizim ilkelerimiz belli: Cezada adalet, infazda eşitlik… Buna uygun bir paket kuşkusuz Meclis çatısı altında görüşülmeye başlandığında, biz de duruşumuzu sağlam bir şekilde ortaya koyacağız” dedi.
“2025 Aile Yılı’nızın özeti burada, ülkede artmayan bağımlılık yok”
Ali Babacan, konuşmasında bir başka bağımlılığa, uyuşturucu bağımlılığına da değindi. Bursa’da ziyaret ettiği bağımlılıkla mücadele merkezinden bir video kesiti izleten Ali Babacan, şunları söyledi: “İnanın içim acıyor arkadaşlar. Aile kurmuşu da var sağlık çalışanı da var, her kesimden her insan var. Uyuşturucu batağına düşmüşler, yuvaları dağılmış, perişan olmuşlar. Şimdi bu illetten kurtulmaya çalışıyorlar. Bu kurumda Türkiye genelinde 300 gencimiz tedavi görüyor. Kurum yöneticisinin bana söylediği, ‘Sırada bekleyen tam 8 bin genç var’ diyor. 300’ü tedavi oluyor, 8 bin genç de ‘Acaba bu kurumda tedavi olabilir miyim’ diye sırada bekliyor. Bunlar durumu fark edip benim tedavi olmam gerekiyor diye idrak edip irade ortaya koyanlar. Daha yüz binlercesi sokaklarda… Problemin boyutu çok büyük arkadaşlar. Buyurun, 2025 yılı Aile Yılı’nızın özeti burada: Sanal kumar, bahis, sigara, madde bağımlılığı… Ülkede artmayan bağımlılık yok. Memleketimizde huzur yok, bereket yok, refah yok. Peki ne var? Sigara var, kumar var, her türlü keseye uygun her türden uyuşturucu var.”
“Erdoğan’ın çevresindekiler, onun izniyle kumar oynatanlar 58. maddeyi bir hatırlayın”
“Bakın arkadaşlar; Anayasa’nın 58. maddesi ne diyor? ‘Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır’ diyor. Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: HSK seçimlerinde Anayasa’yı çiğnediniz. AYM ve AİHM kararlarına uymayıp pek çok insanı hapishanelerde tutmaya devam ediyorsunuz. Hukuku ayaklar altına aldınız, ülkede güvenilen tek bir kurum bile bırakmadınız. Hiç olmazsa gençlerimizin hatırına; ağlayan annelerin, gözyaşı döken babaların hatırına, yüz çevirdiğiniz şu Anayasa’nın 58. maddesini bir hatırlayın ya.”
“Siz sanıyor musunuz ki, üç-beş kişi çuvallar dolusu doları götüreceksiniz diye milyonlarca genci zehirlemenize izin vereceğiz?”
“Erdoğan’ın çevresindekilere de seslenmek istiyorum. Onun verdiği izinle kumar oynatanlara da sesleniyorum. Daha doymadınız mı? Bu ülkenin gençlerini, gençlerinin yarınlarını mahvediyorsunuz. Gözünüz hâlâ doymadı mı? İnsanlarımızı zehirleyen maddelerin ticaretini yapanlar, buna göz yumanlar, türlü türlü gemilere-uçaklara her türden zehri dolduranlar, bunlara yol verenler: Hepinize sesleniyorum. Siz sanıyor musunuz ki, üç-beş kişi çuvallar dolusu doları götüreceksiniz diye, bu ülkenin milyonlarca gencini zehirlemenize izin vereceğiz ya? Karşınızda biz varız biz. Buradayız… Her beraberiz, bu sıralarda oturuyoruz.”
“Hepinizi tarihe gömeceğimiz, gençlerimizi elinizden kurtaracağız”
“Gemilerle uyuşturucu ticareti yapanlar da satanlar da onlara ortak olanlar da göz yumanlar da duysun. Biz bunların gençlerimizi zehirlemesine sessiz kalacak mıyız? Üç-beş kişi ceplerini doldursun diye gençlerimizin kumar batağına düşmesine sessiz kalacak mıyız? Daha yüksek sesle… Külliye de duysun izin veren orası. Ağlayan anneler, göz yaşı döken babalar da duysun. Uyuşturucuya, sanal kumara sessiz kalacak mıyız? Sessiz kalmayacağız arkadaşlar. Biz varız biz. Uzatılan her mikrofonda, bulduğumuz her kürsüde bu sorunu dile getireceğiz. Evvelallah, hepinizi tarihe gömecek; çocuklarımızı, gençlerimizi bunların elinden hep birlikte kurtaracağız.”
“Yeni Yol grubu olarak madde bağımlılığı çalışmamız var; milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum”
“Biliyorsunuz Yeni Yol grubu olarak milletvekilimiz Elif Esen’in diğer milletvekili arkadaşlarla beraber bir madde bağımlılığı çalışması var. Önümüzdeki haftalar boyunca bunun hazırlıkları yapılacak. Haziran’ın son haftası da bu madde bağımlılığı konusunda tüm Türkiye’de farkındalık oluşturmak üzere üç partinin ortak bir çalışması olacak. Ben başta Elif Hanım olmak üzere bu çalışmada yer alan bütün milletvekili arkadaşlarımıza özellikle teşekkürlerimi sunuyorum.”
“Sadece ben değil, Erdoğan’ın cümlelerini işiten herkes şaşırıp kaldı”
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘rantçılık’ üzerinden yüklenerek “Geçtiğimiz hafta sonu Sayın Erdoğan şöyle bir açıklama yaptı. Aynen kendi cümleleri ile aktarıyorum. Diyor ki ‘Siyaset demokrasiyi güçlendirmek için yapılır. Milleti dinlemez, halkın sorunlarına çözüm üretmezseniz, halkçı değil rantçı olursunuz.’ Herhâlde sadece ben değil, bu cümleleri işiten herkes şaşırıp kalmıştır. Sanki, iktidarı eleştiren herkesi susturan; yargıyı siyasallaştıran, ‘benim yargım’ diyerek adaleti kendi çizgisine çekmeye çalışan kendisi değilmiş gibi… Sanki, milletin taleplerini değil; etraflarına çöreklenmiş menfaat şebekesini önceleyen bu iktidar değilmiş gibi” ifadelerini kullandı.
“Halkçılık, adil olmaktır; rantçılık, enflasyonu patlatıp faizi yüzde 50’ye çıkartmaktır”
“Bu ülkede milletin sırtına yük bindikçe, birileri servetini katladı. Milletin sesi kısıldıkça, birileri makamlarını büyüttü. Bakın, halkçılık nedir, rantçılık nedir size hemen özetleyeyim: Halkçılık, adil olmaktır; rantçılık, enflasyonu patlatıp faizi yüzde 50’ye çıkartmaktır. Halkçılık, şeffaf olmaktır. Rantçılık, kur korumalı mevduat hesabını 40 yıl sonra yeniden getirip bu ülkenin başına bela yapmaktır. Halkçılık, hesap verebilmektir. Rantçılık imar değişikleriyle yandaşları zengin etmektir. Şimdi, Sayın Erdoğan’ın tabiriyle kim halkçı, kim rantçı artık milletimizin takdirine bırakıyoruz.”
“Don vuran şehirleri tek tek sayıyorum yoksa iktidar hadisenin büyüklüğünü anlamıyor”
Zirai don afeti üzerinden iktidara yüklenmeye devam eden Babacan, “11-12 Nisan zirai donu, yalnızca bir üretim sezonunun değil; birçok çiftçinin gelecek yıllardaki geçim ve üretim güvencesini de tehdit eden yapısal bir felaket bu. Bu afet, başta kayısı olmak üzere üzüm, incir, elma, erik, kiraz, vişne, fındık, ceviz, badem, şeftali ve Trabzon hurması gibi 16 farklı meyve çeşidinde büyük rekolte kayıplarına neden olmuştur. Özellikle Malatya, Elazığ, Manisa, İzmir, Uşak, Denizli, Bursa, Eskişehir, Bilecik, Çanakkale, Yalova, Tekirdağ, Niğde, Karaman, Aksaray, Konya, Kırşehir, Sakarya, Karabük, Düzce, Bolu, Trabzon, Ordu, Rize, Giresun, Kahramanmaraş, Adıyaman, Erzincan, Erzurum, Tunceli, Amasya, Tokat, Çankırı, Çorum, Kastamonu ve Samsun illerinde tarımsal üretim ciddi şekilde etkilendi. Bu illeri tek tek sayıyorum ki hadisenin ne kadar büyük olduğunu iktidar anlasın diye… Farkında değiller tembel davranıyorlar” diye konuştu.
“Bizim kurduğumuz TARSİM’i de delik deşik ettiler, çiftçinin güveni kalmadı”
“Geciken tespitler, yetersiz ödemeler ve kurumlar arası uyumsuzluk, üreticinin devlete ve tarım sigortasına olan güvenini de zedelemektedir. Bir zamanlar bizim kurduğumuz TARSİM’i delik deşik etti bunlar. TARSİM’e olan güveni yer bir ettiler. Güven çok önemli güven… Sigorta yatıran çiftçimiz hasar olduğunda tazminatını anında, tam alacak ki sigortacılık gelişsin, yaygınlaşsın. Şu anda yapılması gereken desteklerin hızla, kapsayıcı ve adil şekilde hayata geçirilmesi; TARSİM’in tespit süreçlerinin çiftçi lehine şeffaflaştırılması ve zararın telafisine yönelik özel destek kalemlerinin oluşturulması elzemdir.”
“Buğday fiyatlarını açıklayın”
“Öte yandan, buğdayda hasat başladı arkadaşlar. Ve hala buğday fiyatları açıklanmış değil… Buradan tekrar sesleniyorum. Buğday fiyatları açıklanmalı ki hasada başlayan çiftçimiz mağdur olmasın, kötü niyetlilerin eline düşmesin.”
“Demokrasi şehitlerini bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum”
Babacan, milletin darbecilere sahip çıkmayacağını kaydederek “Dün acı bir yıl dönümünü, demokrasimizin utanç sayfalarında yer alan 27 Mayıs darbesinin 65. senesini geride bıraktık. 27 Mayıs’ı layığıyla anmak istiyorsak, günümüzdeki her bir vesayet odağının karşısında kararlılıkla durmak zorundayız. 27 Mayıs’ı gerçekleştirenler tarihin karanlık sayfalarına çoktan gömülmüşken; onların akıbetinin tüm vesayetçilere ibret olmasını diliyorum. Bugün Adnan Menderes’in adı yurdun dört bir yanında, Mecliste, kürsülerde anılırken; Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan saygıyla yad edilirken; o günün darbecilerinin adını anan yok. Demokrasi şehitlerinin isimleri sokaklara, üniversitelere verilirken; darbecilerin artık esamesi okunmuyor. Şüphesiz bu bize çok şey söylüyor arkadaşlar. Bu millet, darbecilere sahip çıkmaz. Bu millet, vesayetçilere destek vermez. Bu millet haksızlığın hukuksuzluğun arkasında durmaz; tam karşısında durur, hem de dimdik durur. Ben buradan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum” dedi.