Son 100 Kilometre

Özge DEMİR

 

Kıymetli okurlar,

Sizlere astsubay adalet yürüyüşünden bahsetmiştim. Yazılarımı takip edenler bilir. Hatırlatmam gerekirse, ordunun belkemiği olan astsubaylar emekli olduğunda özlük hakları yok sayılıyor. En büyük sorun emekli olduklarında tazminatlarının verilmemesi.

Emekli astsubaylar artık bu sorunlar çözülsün diyerek bir adalet yürüyüşü başlatmıştı. Hem görsel hem yazılı medyada bu konuya elimden geldiğince yer vermeye çalıştım. Takip edenler bilir.

29 Eylül’de Niğde’den başlayan yürüyüş; 17 Ekim’de Ankara Ulus’da son bulacak.

Ben bu yazıyı yazarken onlar yürümeye devam ediyor.

Ben bu satırları yazarken onlar Kırıkkkaledeler. Siz bu yazıyı okurken nerede olurlar bilemiyorum.

“Yaşasın astsubaylık onurumuz.” diyerek yürümeye devam ediyorlar. Mesafeler artık kısaldı. Belki de siz bu yazıyı okurken onlar hedefe varmış olacaklar. Mesafe 100 kilometrenin altına düştü. Kararlılıkla ve inançla hedefe yürüyorlar.

Süreci gururla takip ediyorum.

55 yaşlarında olan fakat 18’lik delikanlılara taş çıkarırcasına dimdik yürüyen Cafer Demir komutanımın azmine ve kararlılığına hayran kalarak takip ediyorum.

Zaman zaman duygulandığımı da itiraf etmek istiyorum.

Neden mi ?

Ben karakol bahçelerinde büyüdüm. Lojmanlar karakolla yan yana olur. Karakolla iç içe,nöbet tutan asker abinin yanında nöbet tutarak,babam gece dersi verirken en arkada oturup dersi dinleyerek,yemekhaneye gidip asker abi bana salçalı ekmek yap diyerek geçti yıllar.

Annemin topuklu ayakkabılarını giyip evden kaçar gece dersine giderdim. En arkaya oturur dinlerdim. Topuklu ayakkabının çıkardığı sesi duyan asker abiler Özge geliyor ders kaynayacak diye sevinirlermiş. Babam öyle derdi.

Benim anılarıma benzer anılara sahip olan binlerce asker çocuğu vardır. Okuyunca beni çok iyi anlarlar.

Asker çocukları olarak bizlerin korkulu rüyası tayin dönemleriydi. Birbirimize alışıp kaynaşırdık. Tam bağ kurduk,dost olduk derken aramızdan birinin babasının tayini çıkardı.

Uzmançavuş çocukları şanslıydı. Uzmançavuşların 4 ya da 5 senede bir tayini çıkardı. Astsubay çocukları en şanssız çocuklardı.Babalarının tayini 2 senede bir çıkardı.

İlk seneleri yeni bir yere alışmak için geçerdi. İkinci seneleri de acaba babamın tayini nereye çıkacak kaygısı ve yer belli olduktan sonra da bulunduğu ortamdan ve arkadaşlardan ayrılma üzüntüsü ile geçerdi.

Bu mesleğin zorluğunu sadece babalar değil çocukları da çekti.

Hafızamda bunun gibi nice anı var..

Mesela siz 6 yaşında bir çocuğun doldur boşalt yaptıracağını düşünür müsünüz ?
Biz bunlarla büyüdük .
Yanlışım olabilir. 36 yaşındayım. 6 yaşında ezberlemiştim. Aradan 30 yıl geçmiş. Sanırım şöyleydi:

-Yüksek tutuş !
-Şarjör çıkar. Kurma kolunu çek! Bırak!
-Tetik düşür! Emniyet aç, emniyeti kapat…

İşte bunlarla büyümüş bir asker çocuğu olarak Cafer Demir’in ve yanındakilerin emeği,kararlılığı ve azmini gördükçe gözlerim dolu dolu . Çünkü bunu hak etmediler. Zorluklarla kelle koltukla geçirdikleri yılların karşılığı böyle olmamalıydı.

Bütün bunları sizlere aktarırken,bu satırları yazarken gözlerimden bir damla yaş aktı. İçimde hüzün ve birazda kırgınlık ve kızgınlık var.

Cafer Demir, yıllarını verdiği mesleğin onurunu korumak için ayakları patlayana kadar yürümek zorunda kalmamalıydı.

Cafer Demir’e ve onun gibi nice onurlu ve şerefli komutanlarıma selam olsun.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ