Rubio’nun Gazze Ziyareti ve Trump’ın Planı: Etnik Temizlik mi?

Tarık ŞEKER

 

ABD’nin üst düzey diplomatı Marco Rubio’nun Gazze’ye yapacağı ziyaret, tartışmalı bir konuyu da gündeme taşıyor: ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ni kontrol altına alma ve bölgede yaşayan 2 milyondan fazla Filistinliyi başka bir yere taşıma önerisi. Uzmanlar, bu planın etnik temizlik anlamına geleceğini vurguluyor. Böyle bir girişim, yalnızca Filistin halkını değil, bölgenin tamamını etkileyecek büyük sonuçlar doğurabilir.

Bu öneri, insan hakları ve uluslararası hukukun açık bir ihlali anlamına gelir. Bir halkı zorla yerinden etmek, onların kendi topraklarında yaşama hakkını ellerinden almak, kabul edilemez bir durumdur. Gazze’deki Filistinliler, tarih boyunca bu topraklarda var olmuş, kültürlerini ve kimliklerini burada yaşatmışlardır. Onları sürgüne zorlamak, sadece bölgenin demografik yapısını değiştirmekle kalmaz, aynı zamanda tarihten alınması gereken dersleri görmezden gelmek anlamına da gelir.

Ortadoğu’da süregelen çatışmaların çözümü, baskı, zorla yerinden etme veya şiddetle değil, karşılıklı anlayış, barışçıl müzakereler ve adaletle sağlanabilir. Bu nedenle yalnızca Filistin halkı değil, bölgedeki tüm toplumlar, böyle bir planın yaratabileceği olumsuz sonuçlardan endişe duymalıdır. Bir halkın varoluş mücadelesini yok saymak, insanlık adına büyük bir geri adımdır.

Bu noktada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun tutumu da dikkat çekicidir. Anlaşmayı titizlikle koruyor ve süreci tıkayan bir aktör olarak öne çıkıyor. Adeta bir iblisi dogmuş gibi ya da daha doğrusu Trump gibi. 16’sından itibaren ikinci aşamaya geçilmesi planlanırken, Netanyahu buna engel oldu. Dışişleri Komitesi Başkanı Yuli Edelstein’ın müzakerelerin ikinci aşamasının başladığına dair açıklamasının ofisi tarafından hızla ve panikle yalanlanması bunun en açık kanıtıdır.

Müzakere ekibinin kimliğiyle ilgili belirsizlik yaratılması, Netanyahu’nun en az iki kez tasarladığı anlaşmanın ertelenmesi ve sürecin sürekli geciktirilmesi, aslında barışı sağlama niyetinin olmadığını gösteriyor. Neden? Çünkü ikinci aşama savaşın fiili olarak sona ermesi anlamına geliyor. Bu, onun huzurunu bozar, koalisyonunu tehlikeye atar, seçim sürecini hızlandırır ve hatta kendisine yönelik olası bir yargılama sürecinin önünü açabilir. Devlet soruşturma komisyonunun kurulmasını hızlandırma ihtimali bile Netanyahu için büyük bir tehdit.

Uluslararası toplum, bu tür girişimlere karşı net bir tavır almalı ve barışçıl, adil bir çözüm için sesini yükseltmelidir. Gazze’deki ve genel olarak Ortadoğu’daki barış umudu, ancak adaletin ve insan haklarının savunulmasıyla korunabilir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ