PROTESTO EDİYORUM!

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin “Nâzım Hikmet Yılı” kapsamında düzenlediği etkinlikler, usta şairin edebi mirasını yaşatmayı amaçlarken, yerel edebiyat çevrelerinden gelen bazı eleştirilerle karşılaştı. Özellikle, Bursa’daki edebiyatçılar ve yazarların bu etkinliklerde yeterince temsil edilmediği yönündeki şikayetler dikkat çekiyor.
Etkinlikler kapsamında düzenlenen söyleşilerde, Prof. Dr. Haluk Oral, Sinan Şanlıer ve Güney Özkılınç gibi isimler Nâzım Hikmet’i anlatan kitaplarının oluşum süreçlerini paylaştılar. Ancak, bu programlarda Bursa’nın yerel edebiyatçılarının ve yazarlarının yer almaması, kentteki edebi camiada hayal kırıklığı yarattı.
Eleştiriler, Nâzım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde geçirdiği yılların ve bu dönemde yazdığı eserlerin, Bursa’nın edebi kimliğiyle ne denli iç içe olduğunu vurguluyor. Bu bağlamda, yerel yazarların ve edebiyatçıların etkinliklerde daha fazla yer alması gerektiği ifade ediliyor.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin, Nâzım Hikmet’in anısını yaşatırken, kentin kendi edebi değerlerini de ön plana çıkarması ve yerel edebiyatçılara daha fazla alan tanıması, kültürel etkinliklerin daha kapsayıcı ve anlamlı olmasını sağlayacaktır. O eleştirilerden biride tanınan edebiyatçı Hilmi Haşal’a ait.
“Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey…
Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Sayın Şafak Baba Pala…
Düzenlemiş olduğunuz “Nâzım Hikmet Sempozyumu” dolayısıyla kırgınlığım, üzüntüm ve itirazım var!
İçeriği ve programıyla Bursa’nın Kültür Sanat Edebiyat atmosferine ve Şair Nâzım Hikmet’in devrimci, direnişçi dünya görüşüne, estetik yaklaşımına uymadığını gördüğüm için ‘Sempozyum’u protesto ediyorum. Çünkü Bursalı edebiyatçılar ve Bursa edebiyat ortamı incitici biçimde yok sayılmış… O nedenle izleyici-inleyici olarak katılmayacağım. Böylesine kendi kentinin şairlerini-yazarlarını kırıcı tavırla küçümsemiş anlayışı kınıyorum. Benzer tutum ve yöntem ile düzenlenirse bundan sonra de Belediyenizin ve Kültür Daire Başkanlığının düzenleyeceği hiçbir etkinliğe katılmayacağım. Hiçbir davete gelmeyeceğim. Bursalı edebiyat ortamı ve çevrelerinin uğradığı haksızlığı kayda geçirip karşı çıktığımı, kırgınlığımı bilmenizi isterim. Bursa halkına ve sanat-edebiyat çevrelerine yakışır, kapsayıcı etkinlikler düzenlenemez miydi(?) diye soruyor ve itiraz gerekçemi beyan ediyorum:
Şöyle ki: Düzenlediğiniz Nâzım Hikmet Sempozyumu etkinliği Büyük Şair Nazım Hikmet’in adına ve Bursa’ya, Bursa’da geçirdiği yılların ruhuna yakışmadığı görülmektedir. Bursa’da eski hapishane binasının çevresi, şimdiki Adliye Sarayı ile anılan Ulu Cadde ya da Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki mekânlar, Nâzım Hikmet’in ayak izlerini barındırmaktadır. Bu durum unutulmuş olamaz, unutulmamalıydı! Şairin baktığı gökyüzü ve işittiği, söyleştiği Uludağ rüzgârı hepimizin kalbine değmiyor mu? Ustanın Büyük Destanlarını yazdığı Bursa atmosferi, yaşama direnci ve umudu sağlamış ipek ve hayal dokumacılığı unutulur mu? Düzenlemiş olduğunuz Sempozyum doyurucu içerikten ve Nâzım Hikmet ile Bursa ruhunu anlatmaktan yoksun kaldığı için eksiklerini, yanlışlarını protesto ediyorum!
Bursa Nâzım Hikmet Sempozyumu, Türkçemizin dünyaca benimsenmiş büyük şiirine ve şairinin evrensel ölçekte tanınırlığına, adının gücüne, yaşam-sanat ülküsüne uymamıştır kanaatimce… Değişik ülkelerden Nâzım Hikmet şiirlerinin dostları, şairler, yazarlar, filozoflar, sanatseverler davet edilemez miydi? Düzenlediğiniz dar kapsamlı, düşük ölçekli etkinlik salt “vaziyeti kurtarma” ve program doldurma yöntemiyle ele alındığı izlenimi vermektedir. Nâzım Hikmet hakkında yaşam belleğini varsıllaştıran bilgi birikim odaklı bildirilerin buluşturulacağı ve kitaplaştırılacağı toplantı yapılamaz mıydı? Okur veya izleyici için vazgeçilmez, kişisel seçimini yönlendirecek kılavuz niteliğinde tanıtım kitabı hazırlanamaz mıydı? Anlaşılmaktadır ki birilerini hoşnut etmeye yönelik düzenlenmiş Nâzım Hikmet Sempozyumu. Çünkü bilinir ki popüler yani medyatik gerçek, işlevsel ve toplumsal niteliklerden yoksundur. Salona yönelik popüler 2-3 ismin (şöhretin) etrafında Nâzım Hikmet için gerçekçi ve sanat dolu sempozyum üretilebileceğine dair inanç bencileyin beyhudedir! Etkinliğin düzenleneceğin birçok ilgili kişi medyadan önlenemese olmaz mıydı? Nâzım Hikmet hakkında bildiri yayınlamış, metin üretmiş kaç kişi, kaç imza var programlı kalabalıkta. Büyük Şair, ömrünün beşte birinden fazlasını bıraktığı hapishane ve gerilim atmosferini yazmış ki o atmosfer Bursa semalarındadır hâlâ… Bursalı yazarlar, şairler aynı atmosfere ilişkin şiir, deneme, makale yayımlamıştır: Bu gerçeklik yadsınabilir mi? Ölüm cezası ile yargılanmış Nâzım Hikmet’in yaşam savaşı, savaş karşıtlığı ile özdeşleşmiş ve “Dünya Barış Ödülü” ile taçlandırılmıştır. Bursa’nın belleği, Nâzım Hikmet odaklı bilgi ve metin üretmiştir. Kitaplar, belgesel yapıtlar sunmuştur kamuoyuna. Bursalı emeğin verime dönüşmüş yılları yok sayılabilir mi? Bursa tarihi haksızlıkları sineye çekmiş ne yazık ki! Hâlâ çekmektedir! Bu seslendirilmeliydi! Naçizane kırgın, rahatsız, huzursuz olan herkes adına yazıyorum sempozyuma dair haksızlığı…
Nâzım Hikmet Sempozyumu Bursa’nın bağrındaki kültür-sanat-edebiyat gergefinin yayıldığı coğrafyayı ve topoğrafyayı özümseyip anlatmalıydı. Ortadoğu kaosu, insanlık trajedisi, gücün vicdansızlığı, ölümün her biçimiyle haksızlığı kayda geçirilmeliydi. Nâzım Hikmet’in adı ve yapıtları devrimci sanat anlayışıyla özdeşleşmiştir. Tarih önünde sergilenmiş Evrensel Barış ısrarı dikkate alınıp dile getirilemez miydi? Bursa’mız ve Büyük Şairimiz, birkaç popüler (ben merkezci) ismin çıkarına bağlanarak anlatılabilir mi? Büyük ustanın hayatı, yaşamı bıraktıkları içtenlikli duygu, bilgi ve dürüstlük çerçevesinde anlatılamaz mıydı? Bursa bağlantılı konuşmacı şair-yazar kişiler, güncellikle harmanlanan şiir, edebiyat, sanat ortamında, tarihi tanıklığını bildiri ile bezeyip sunabilirdi herhalde! Bursalı kalemlere de gereğince yer verilemez miydi?
Bursa Mega Kent kültürü örgütlü ve tarihi söylem belleğine yaslanır. Yaslanmalı! Kent arşivine dahil edilmiş Nâzım Hikmet ile ilgili yazı-yapıt değerleri yok sayılmıştır ne yazık ki… Bursa’dan ve ülkemizin farklı kentlerinden Nâzım Hikmet’in yaşamı, şiirleri, oyunları, romanları ve anıları üzerine özgün gerçekçi düşünceler paylaşacak kişiler edebiyat ve akademi çevrelerinden çağırılamaz mıydı?
Sayın yetkili Başkanlar, düzenlemiş olduğunuz sempozyum etkinliği Bursa’ya ve Nâzım Hikmet’in yıllarca çilesini tamamladığı devrimci ve yaratıcı sanat tavrına uygun mu? “Bursa’da edebiyatçı mı var?” zihniyetinin hâkim olduğu etkinlikler düzenleme anlayışını kabul etmek mümkün müdür? Değildir! Söz konusu anlayışı ve Bursa’yı dışlayan davranışı hiçbir şair-yazar içine sindiremez! Kişisel olarak, Başkanlığınızın ve Kültür Dairesinin düzenleyeceği hiçbir etkinliğe dile getirdiğim haksızlıktan dolayı katılmayacağım. Bursa’yı yok sayan tavrı kabul etmem mümkün değildir. Kent ve kültür yöneticileri düzenleyecekleri etkinliklerden önce ve sonra vicdan muhasebesi yapmak zorundadır. Bir yılı aşkın süredir düzenlediğiniz Edebiyat Festivali, Kitap Fuarı, Söyleşi vb. etkinlikler Bursa’yı ve Bursalı edebiyat-sanat ortamını dışlamıştır. İstanbul’dan bakışla hor görmüştür. Şimdi de Nâzım Hikmet adına düzenlenen bu sempozyum ile benzer bir dışlayıcı, yok sayıcı tavır sergilenmiştir. Tarihe not olsun diye tespit ediyor işbu protesto metnimi tarafınıza ve kamuoyuna duyuruyorum. Saygılarımla…
Bursa, 7 Mayıs 2025
Hilmi Haşal” ifadelerini kullandı.
Hilmi Haşal, 5 Kasım 1954 tarihinde Bulgaristan’ın Kırcali iline bağlı Aşağı Tosçalı (Haşallar) köyünde doğmuş, edebiyat dünyasında Hilmi Kabil, Kabil Eğridere, Deniz Demir ve Salih Hasan gibi takma adlarla da tanınan bir şair ve yazardır.
Yaşamı ve Eğitimi
1973 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç ederek Bursa’ya yerleşen Haşal, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Kariyerine özel sektörde başlayan Haşal, Mudanya Belediyesi ve Bursa Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü gibi kamu kurumlarında da görev almıştır.
Edebi Kariyeri
Şiir yazmaya 1968 yılında başlayan Hilmi Haşal’ın ilk şiiri, 1972 yılında Bulgaristan’da yayımlanan Yeni Hayat gazetesinde çıkmıştır. Türkiye’de ise Oluşum, Dönemeç, Somut, Milliyet Sanat, Varlık, Şiirlik, Biçem, Yeni Biçem, Dize, Akatalpa, Defter, Edebiyat ve Eleştiri gibi birçok dergide şiir ve yazılarını yayımlamıştır.
1993-1999 yılları arasında yayımlanan “Yeni Biçem” dergisinin kurucuları arasında yer alan Haşal, Bursa’da yayımlanan “Akatalpa” dergisinin yayın kurulunda da görev almıştır.
Ödülleri
Hilmi Haşal, edebi kariyeri boyunca birçok ödüle layık görülmüştür:
– 1991: Yeni Adana Gazetesi Şiir Yarışması Birinciliği
– 1993: Altın Koza Şiir Ödülü ve Behçet Aysan’ı Anma Şiir Ödülü
– 1994: Vedat Güler Şiir Ödülü Mansiyonu
– 2002: Ahmet Hamdi Tanpınar Şiir Yarışması İkinciliği
– 2006: Yunus Emre Şiir Yarışması Birinciliği
– 2022: Rüştü Onur Şiir Ödülü (“Çilli Kadraj” eseriyle)
Şiir Anlayışı
Hilmi Haşal, şiiri “yaşamın kendisi” olarak tanımlar ve yazma sürecini içsel bir sezgiyle ilişkilendirir. Şiirlerinde imge yoğunluğu ve derin bir lirizm ön plandadır. Teknolojinin ve internetin etkisiyle şiirin temposunun değiştiğini, az sözcükle çok şey anlatma kaygısının arttığını belirtir. Şiirin, mesaj dayatmak zorunda olmayan, duyguyla düşüncenin buluştuğu bir sanat dalı olduğunu savunur.
Günümüzdeki Faaliyetleri
Halen Bursa’da yaşamını sürdüren Hilmi Haşal, edebi çalışmalarına devam etmekte ve çeşitli dergilerde yazılarını yayımlamaktadır. Ayrıca, Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Dil Derneği ve Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesidir.
Hilmi Haşal, Bursa’nın edebi kimliğine katkıları ve şiir dünyasındaki özgün yaklaşımıyla tanınan önemli bir edebiyatçıdır.