Türkiye’de kadın cinayetlerinde adaletin tecelli etmesi çoğu zaman ağır aksak ilerler. Soruşturmalar eksik yapılır, deliller görmezden gelinir, davalar yıllarca sürüncemede bırakılır. Ama bazen öyle bir karar çıkar ki, kamu vicdanında “belki de bu kez” duygusu uyanır. Pınar Bulunmaz davasında alınan yeni keşif kararı tam da böyle bir karar.

Mahkeme, 4 Eylül 2025 tarihinde olay yerinde keşif yapılmasına hükmetti. Olayın yaşandığı aracın birebir ya da benzeri bir modeli getirilecek, Pınar Bulunmaz’a fiziki olarak benzeyen bir kolluk görevlisi keşfe katılacak, olayda kullanılan silah temsili olarak hazır edilecek. Bütün süreç kamera kaydıyla kayıt altına alınacak. Yani, yıllardır eksik bırakılan, “üstünkörü” geçilen ayrıntılar bu kez masaya yatırılacak.

Sanık Rıdvan Bulunmaz’ın keşifte hazır bulunması da zorunlu kılındı. Yüzleşmeden kaçış yok. Mahkeme bu kez delillerin etrafında dolanmıyor, olayın kendisine bakmayı tercih ediyor. Bu, sadece Pınar Bulunmaz için değil, bu ülkede öldürülen bütün kadınların hatırası için önemli bir adımdır.

Kadın cinayetleri münferit değildir. Arkasında cezasızlık kültürü, erkek egemen şiddeti aklayan anlayışlar ve ihmaller zinciri vardır. Pınar Bulunmaz’ın davası da bu zincirin bir halkasıdır. Bugün alınan keşif kararı, işte bu zincire vurulan küçük ama güçlü bir darbe. Çünkü kadınların hayatına kast edenlerin en büyük güvencesi, çoğu zaman hukukun eksikliği olmuştur.

Artık göz ardı edilecek hiçbir ayrıntı kalmamalı. Çünkü bu dava, yalnızca Pınar’ın değil; şiddet gören, öldürülen ve adalet arayışında olan bütün kadınların davasıdır.

Adalet, kimi zaman gecikir. Ama er ya da geç gelir. Pınar Bulunmaz için yapılacak keşif, sadece bir mahkeme işlemi değil; adaletin aralanan kapısıdır. O kapının ardında yalnızca bir kadının değil, bütün kadınların yaşam hakkı yatıyor.