İmar Barışı Mağduriyeti Derinleşiyor: “Kentsel Dönüşümden Önce Yapı Kayıt Elzemdir”

2014 yılında yürürlüğe giren Büyükşehir Yasası ile yaklaşık 17 bin köy, mahalle statüsüne geçirildi. Bu değişiklikle birlikte köylerde yapılması gereken imar planlarının iki yıl içinde tamamlanması gerekiyordu. Ancak bu süreçte planlar hazırlanmadı ve köylerde yaşayan vatandaşlar şehir planına tabi tutulmaya başlandı. Kümes dahil her yapı için imar planı istenmesi, cezalarla ve hapis tehditleriyle mağduriyetlere yol açtı.

2018’de yürürlüğe giren İmar Barışı Yasası ile milyonlarca vatandaş, yapılarına ilişkin Yapı Kayıt Belgesi alarak kaçak yapı statüsünden kurtulduklarını düşündü. Ancak bu süreç de sancılı geçti. Sürelerin iki kez uzatılması vatandaşta kafa karışıklığı yarattı, kamu bankalarının hafta sonu açık bırakılması ile başvuru sayısı artırılmaya çalışıldı.

Ne var ki başvurular sırasında denetim yapılmadan verilen belgeler, daha sonra uydu görüntüleri ve arazi kontrolleriyle iptal edilmeye başlandı. Vatandaş parasını yatırdı, belge aldı, ek yatırımlar yaptı; fakat belgeler iptal edilince mağduriyet katlandı. Başvurular alındığı dönemde idarelerin yasa hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması da süreci daha karmaşık hale getirdi.

Anayasa Mahkemesi, 23 Temmuz 2024 tarihli kararıyla, “Yapının depreme dayanıklılığı malikin sorumluluğundadır” hükmünü iptal etti. Bu karar, yasanın hem içerik hem uygulama açısından ciddi eksiklikler barındırdığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Uzmanlara göre, kentsel dönüşümün sağlıklı yürütülebilmesi için öncelikle mülkiyet sorunlarının çözülmesi, yani Yapı Kayıt Belgelerinin korunması gerekiyor. Sağlam yapıların sadece plansız olduğu için yıkılması, ülkenin yapı stokuna zarar veriyor. Bu noktada vatandaşın devletine olan güveninin yeniden kazanılması, hazineye ve belediyelere vergi katkısı sağlanması için yeni bir yasal düzenleme şart.

Vatandaşların çağrısı açık: “Kentsel Dönüşümden Önce Yapı Kayıt Elzemdir.”

Bu talep, yalnızca bireysel değil, toplumsal ve ekonomik bir gerekliliktir. Barınma en temel insan hakkıdır; devletin de bu hakkı koruyacak şekilde politikalar üretmesi beklenmektedir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ