“İdamlık Aşklar… Alışılmış romantizmin dışında, tokat gibi hikâyeler…”

Araştırmacı Mühendis-Yazar Ekrem Hayri Peker’den Çarpıcı Bir Yazı: “İdamlık Aşklar”
“Alışılmış romantizmin dışında, tokat gibi hikâyeler…”

Araştırmacı yazar ve mühendis kimliğiyle tanınan Ekrem Hayri Peker, kaleme aldığı son yazısında, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Felsefe Öğretmeni Gülten Öztürk’ün geride bıraktığı hikâyeleri konu aldı.
“İdamlık Aşklar” başlığıyla yayımladığı yazısında Peker, Gülten Hanım’ın eşi Kimya Mühendisi Yaşar Öztürk’ün bu kıymetli hikâyeleri kitaplaştırma kararını aktararak, “Merakla beklediğimi söyledim, okuduğumda ise çarpıldım” ifadelerini kullandı.

“Bu kitap, romantizm değil; gerçek hayatın çığlığı”

Peker, kitapta yer alan 12 hikâyenin iki bölümde toplandığını, girişte ise Burhan Şehit’in ‘Yeter ki!’ adlı şiirinin yer aldığını belirtiyor. Ancak asıl vurucu olan; hikâyelerin alışılmış aşk anlatılarından tamamen uzak oluşu.
“Bu kitapta pembe hayaller yok. Bu kitapta gerçek var, yoksulluk var, dürüstlük var, sessiz bir isyan var” diyen Peker, kasaba yaşamının samimi, sade ve bir o kadar da sarsıcı yanlarını satır aralarında okuyucunun yüzüne tokat gibi çarptığını ifade ediyor.

“Tanışmak şart değildi, misafir etmek yeterdi…”
Peker, Gülten Öztürk’ün hikâyelerinde, tanışıklık ve akrabalığın şart olmadığı bir dönemin insan ilişkilerine ışık tuttuğunu söylüyor.
“Yardımlaşmanın çıkar gözetmeden yapıldığı, misafirliğin davetsizce kabul edildiği günlerden kalan bu hikâyeler, günümüz bencilliğine karşı bir vicdan muhasebesidir.”

Ekrem Hayri Peker’in ‘İdamlık Aşklar’ yazısı, sadece bir kitap değerlendirmesi değil; aynı zamanda bir dönemin, bir insanlığın ve bir öğretmenin ardında bıraktığı anlamlı izlerin çağrısı niteliğinde.

Peker yazısını şu sözlerle noktalıyor:
“Bunlar sadece hikâye değil, içimizde kalmış çığlıklar… Ve bazı aşklar, gerçekten idamlıktır.”

İDAMLIK AŞKLAR

Dostum Kimya Mühendisi Yaşar Bey (Öztürk)Yaklaşık bir yıl önce yakın bir zamanda menfur bir hastalık yüzünden kaybettiğimiz felsefe öğretmeni eşi Gülten Öztürk’ün geride bıraktığı hikâyeleri kendi yazdıklarıyla beraber kitaplaştıracağını söylediğinde kendini kutlamış v e merakla beklediğimi söylemiştim. Gülten Hanım, felsefe öğretmeniydi. Tireliydi.

Kitap’ta 12 hikâye var. İki bölüme ayrılmış.

Girişte Burhan Şehit’in Yeter ki! Şiiri var. Sonra hikâyeler başlıyar…

Çarpıldım. Hikâyeler çok sertti. Alışılagelmiş romantizm kitapta yoktu. Benzeri benim de yaşadığım kasabalardakine benzer yaşamlardı.  O günlerin yoksul, sade ve dürüst yaşamlarından kesitler sunuluyordu. İnsanların birisine yardımcı olması için, onu misafir etmesi için tanışmasının, akraba olmasının şart olmadığı günlerdi…

İlerledikçe yaşadığım 12 Eylül öncesi ve 12 Eylül cuntası günlerine geliyorsunuz. Amerika’ya hizmet eden cinayet mangalarının yaptıklarını okuyoruz. İstanbul Üniversitesi’nin önündeki gençlere el bombası atılması, yedi kişinin ölümü ve onlarca öğrencinin yaşaması…

Amerikancı faşistlerin Erzurum’daki eylemleri, cinayetleri…

Sonrasında 12 Eylül faşist darbesi ve Amerikan karşıtlarının hapishanelere doldurulup işkence edilmesi, idamlar, ağır hapis cezaları…

Hikâyelerin içinde en çarpıcı olanı kitaba adını veren İdamlık Aşklar adındaki hikâye.

‘’Kimsesi olmayan ve idam cezası verilen Mazlum için bir aşk bunacaktı! Arkadaşları aşkla avutacaklardı onu. Bildikleri bir isim vardı, haftalık havalandırmalarda bir sohbet esnasında öğrenmişlerdi.  Sözünü çok ettiği, okuldan tanıdığı platonik aşkı Aylin. Onun için ‘şöyle iyi, böyle güzel’ demiş. Çare yoktu, bir mektup yazılacaktı Aylin’in ağzıyla. Hem de ne mektup…’’

Kitap ‘’Ezemin Çamaşır İpi’’ adındaki hikâye ile bitiyor. Eze, kocası Hasan’ın ona olan aşkını bir kaza neticesinde soba borularının çıkıp ortalığı isli dumanın bastığı gece anlar.

Kitaba Şair Burhan Şehit’in ve editörlük görevini gönüllü olarak üstlenen Sümeyra İkiz’in büyük katkısı olmuş. Hikâye girişlerin farklı renkte olması, bazılarındaki ibareler, urgancıların resimleri çalışmaya ayrı renk katmış.

Kapağı tasarlayan Sevda Mengi’yi de kutlamak gerekir.

İdamlık Aşklar, Bursa2025, kendi yayını