İBB Davası siyasi bir dava mı?

Ergün Aydoğan

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

 

Aslına bakılırsa bu yaşananların siyasi olup olmadığı 2019 İstanbul seçimlerinin ‘sebepsiz’ iptal edilmesine, serbest demokratik seçimlerin ‘askıya’ alınmasına bakılarak siyasi olup olmadığına karar verilebilir. Sebepsiz çünkü iptal gerekçeleri ‘çaldılar’, sandık başlarında ‘terör üyesi’ var iddialarının hiçbiri delillendirilemedi. Ve tabi devamında ‘ahmak’ davası, diploma iptali, ‘terör’, ‘yolsuzluk’ ve ‘casusluk’ birçok davalarla bugünlere gelindi.

19 Mart’tan bu güne yaratılmak istenen ‘suçlu’ algısı 237 gün sonra iddianamenin çıkmasıyla devam ediyor. İddianame çıkmadan başlayan algı çalışması, çıktıktan sonra da yoğun olarak sürüyor. Daha iddianame mahkemece kabul edilmeden, mahkeme karar vermeden kesinleşmiş gibi ‘’Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü’’ ifadesiyle peşin ‘’suçlu’’ ilan ediliyor.

REKLAM ALANI

İddianamenin başlangıç kısmı ve birçok yerinde kongre, kurultay yarışları üzerinden, bir siyasi partide olağan olması gereken siyasi mücadele ‘suç’ olarak tanımlanıyor. 2014 Beylikdüzü belediye başkanlığından itibaren CHP yönetimini ele geçirme, cumhurbaşkanı adayı olmayı hedeflemek hep ‘suçun’ birer aşaması olarak tanımlanıyor.

Ekrem İmamoğlu geçtiğimiz günlerdeki Silivri ziyaretimizde anlattığı siyasi yolculuğunu 16 Kasım Pazar günkü Karar gazetesinde Beylikdüzü, İstanbul Büyükşehir ve cumhurbaşkanlığı adaylık süreçlerinin nasıl geliştiğini; kurultayda devirmekle suçlandığı Kemal Kılıçdaroğlu’nun nasıl evine gelerek adaylık teklifi yaptığını anlatmış; iddia sahipleri okusun…

Ak Partili Eski Adalet Bakan Yardımcısı, İstanbul Başsavcısı, CHP’nin seçilmiş cumhurbaşkanı adayı hakkında bazı iddialarda bulunuyor. İktidar konvansiyonel medya ve sosyal medya üzerinden durmaksızın ‘suçlama’ları sürdürüyor; adı üzerinde iddianame.

CHP’de bu iddiaların doğru olmadığını söyleyerek kendi iddialarını ortaya koymak için X hesabı açıyor. Ancak savcılık çok geçmeden, iddialara cevap veremezsiniz dercesine açılan X hesabını erişime engelliyor. Size yönelik iddialara cevap vermenizin engellenmesi, savunma hakkınızın elinizden alınması siyasi değil de nedir?

Belediyeler ve kamu görevlileri ile ilgili her gün yolsuzluk iddialarının ortaya çıktığı bir süreçte, yolsuzluklar denizinin içinden, aynı işleri yapan AKP’li belediyeleri görmeyip sadece CHP’lilerin seçilmesi siyasi bir tercihtir. Son seçimlerde birinci olan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını, karşında üç kez seçim kazanmış İBB Başkanı’nı yolsuzluktan tutukluyorsan gazeteci ve medya algısına ihtiyacın olmamalı. Dosya sayfasının çok olmasıyla değil, ortaya konulan delillerin, kanıtların gücü başka bir savunmaya ihtiyaç bırakmamalı; iktidar medyası canhıraş çırpınmamalı. Çok sarih iddialarla, şüpheye yer bırakmayacak şekilde yapılmalı. Var mı denirse; yok.

Eğer bu siyasi bir dava değil hukuki dava ise, AKP teşkilatı iddianameyi savunmak, kitlelere anlatmak için neden sokaklara çıkma planları yapıyor. Siyasetin, siyasetçinin hukuksal bir süreci savunma ve karşı çıkmak için sahada, meydanlarda ne işi var.

MADEM 2014’DE ELE GEÇİRMEYİ HEDEFLEMİŞ!

Bu siyasetçi uzun yıllardır ülkeyi yöneten, yenilmez denilen bir lidere karşı üst üste seçimler kazanmış. Ülkenin temel sosyolojik gruplarının hepsinde karşılık bulmuş; muhalif seçmen nezdinden ‘umut’ haline gelmiş.

Otoriteler ve muhalif seçmen nezdinde mevcut lideri serbest seçimlerle geçerek ülkenin yeni lideri olma ihtimalinin üzerinde durulmaya başlanmış. Yapılan tüm araştırmalarda cumhurbaşkanlığı seçiminde ciddi bir şansı olduğu anlaşılıyor; kazanacak aday olarak tanımlananlar arasında.

Yapması gereken tek şey toplumsal itibarını koruyup, kazandığı güveni sarsmadan seçim zamanının gelmesini beklemek.

Ama ne oluyor?

Umut olduğunu bilen bu siyasetçi başlıyor suç işlemeye! Yolsuzluklar, usulsüzlükler, hırsızlıklar yapıyor! Suç örgütleri kuruyor! Yabancı devletlere ajanlık yapıyor!

Evet, tüm bunların hepsini, ülkenin olası cumhurbaşkanı olma ihtimalinin dikkate değer bir olasılık olduğu anlaşıldıktan sonra, beş yıllık zaman zarfında yapıyor!

Bu siyasetçi o kadar akılsız ki şunu bile düşünemiyor: ‘’Ben en küçük bir yanlış-hata yapsam bu iktidar o anı yakalayıp beni afişe eder. Bunu aleyhime kullanır. Dikkatli olayım, bu işleri en iyi onlar bilir’’ demesi gerekirken…

Ama yok, bunu düşünemiyor!

İktidarın tüm organlarıyla, başından beri bütün gücüyle onun açığını kovalarken o suçüstüne suç işliyor.

Çalıyor, çarpıyor, casusluk yapıyor, aklınıza hangi adi suç gelirse onu yapıyor. Diploması sahte çıkıyor. Partisindeki seçimlerde de manipülasyon yaptığı ortaya çıkıyor. Hakkında binlerce sayfalık iddianame yazılıyor.

İster inanın, ister inanmayın?

Bu adam tüm bunları, seçimleri kazanacak bir toplumsal karşılığa sahip olabilecek potansiyelinin fark edilmesinden sonra yapıyor.

Hadi pek inanasınız gelmedi ama aklınızda küçükte olsa bir şüphe oluştu!

Beylikdüzü’nden itibaren Sayıştay ve İç İşleri Bakanlığı müfettişlerince binlerce denetimden geçti. Bunca denetimlerde hiç mi bir şey bulun(a)madı. Vardı da Sayıştay ve mülkiye müfettişleri görmedi-bulamadıysa; denetleyenler görevini yapmamış olmaz mı? Bu kadar çok şey vardıysa, bunca denetimde bir şey bulamayan denetçiler hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı?

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ