“Altı Yıldır Bekliyoruz, Direnen Yok, Sesimizi Kim Duyacak?”

İmar Yasasına Takılanlar Çözüm Arıyor: “Altı Yıldır Bekliyoruz, Direnen Yok, Sesimizi Kim Duyacak?”
Türkiye’de uzun süredir çözüm bekleyen bir mağduriyet daha gündemde: İmar affı ya da yapılaşma düzenlemeleri kapsamında hak kaybına uğrayan, mülkiyet ya da tapu sorunu yaşayan binlerce vatandaş, yıllardır seslerini duyurmaya çalışıyor. Ancak çabalar bir türlü sonuç vermiyor.
“6 yıldır bu gruplardayım,” diyen bir mağdur, yaşadıkları süreci şu sözlerle özetliyor:
“Toplu bir güç yok. Siyasetçiler oy potansiyeli istiyor ama biz bir avuç kalıyoruz. Ankara’ya kaç kez gidildi, insanlara defalarca çağrı yapıldı, yalvarıldı. Ama kimse oralı olmadı. 5-10 kişi anca gidebildi.”
‘Milyonlar Mağdur’ Deniyor Ama Nerede Bu Milyonlar?
Mağdurların ortak serzenişi: Kamuoyuna “milyonlar mağdur” denilmesine rağmen, eylem ya da destek zamanlarında ortada sadece birkaç kişi oluyor. Grup liderlerinin tüm çağrılarına rağmen beklenen kitlesel tepki bir türlü oluşmuyor.
“Grup başkanı ne yapsın? Her yolu denedi, insanlara yalvardı. Ama sonuçta Ankara’da birkaç kişiyle karşı karşıya kaldı. Milyonlarca insan mağdur deniyor ama sorulduğunda kimse ortada yok. Bu durumda o lider ne desin?”
Umutsuzluk ve Yorgunluk Artıyor
Vatandaşlar, yıllardır sürdürdükleri mücadelede artık hem fiziksel hem de psikolojik olarak yorulduklarını ifade ediyor:
“6 yıl dile kolay. Umut ettik, bekledik. Ama elde sıfır. Yaşlandık. İnsanlara dert anlatmaya çalışmaktan bıktık. Direnmek istiyoruz ama birlikte hareket etmedikçe bu mümkün değil.”
Siyaset Kurumu ve Toplumsal Duyarsızlık Eleştirisi
Bir başka önemli konu da siyasilerin tavrı. Mağdurlar, sadece seçim dönemlerinde kendilerine vaatlerde bulunulduğunu, ancak kalıcı bir çözüm için adım atılmadığını dile getiriyor.
“Siyasetçiler kalabalık ister. Oy için milyonları görmek ister. Ama biz bir araya gelmedikçe onlar da kıymet vermiyor.”
Çözüm Ne Olabilir?
Uzmanlara göre, bu tür hak arama süreçlerinde birlik ve örgütlülük en önemli unsurlar. Hukuki yolların takip edilmesi, medya aracılığıyla görünürlük sağlanması, sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapılması gibi adımlar atılmadan kalıcı bir sonuç alınması zor.
Ancak tüm bu yollar denenmiş ve tıkanmışsa, geriye kalan tek yol, daha kararlı ve kitlesel bir hareket oluşturmak. Yoksa, bu ve benzeri mağduriyetlerin yıllar boyunca devam etmesi kaçınılmaz görünüyor.