KÜRESEL FAŞİZM ÇAĞI..
Faşizm teriminin dünya siyaset yazınına girmesinin tarihi, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nı Avrupa’da hazırlayan süreçle birlikte başlar. Faşizm olgusunun sınıfsal kökenlerini bilimsel olarak ilk tahlilini yapan Dimitrov’dur.
Faşizmi daha iyi kavrayabilmek için kapitalizmin emperyalist aşamadaki konumuna bakmak gerekir.
Özellikle Almanya’da Hitler faşizminde kendini açıkça gösteren şoven milliyetçi politika ve uygulamaları faşizmin temel amacı olarak göstermek bizleri yanıltabilir. Yahudileri hedef alan soykırımcı bir düzem oturtmasının amacı, bir ırkçı motif altına sığarak, Yahudilerin elinde bulunan ticaret sermayesinin Alman tekelleri tarafından gasp edilmesi amacına yöneliktir.Savaş kaçınılmazlılığın en önemli nedeni, tekelci sermaye, dünya pazarlarından da pay almak için daha doğrusu istediği payı alamayınca savaşa başvurdu.
Bugün yaşanmakta olan kapitalizmin bunalımından da yeni bir dünya savaşı çıkabilir mi biçiminde bir soru usumuza gelebilir.Olabilirmi tabiki bilinmezlik kafamızı karıştırsada, yeni bir büyük savaş kapitalist-emperyalist dizge adına sahiplenilecek ve istenilecekn her şeyi küresel faşizmle elde edilecektir. Bu dönemle başlayan Soğuk Savaş süreci bu dizge eliyle 50 yıl sürmüş, Vietnam , kore örneklerinde olduğu gibi ,dünyanın birçok ülkesine doğrudan saldırılarının yanı sıra darbeler yoluyla da faşizm ihraç etti.
Bugün Sovyetler Birliği yıkılmış ve sosyalizm, kapitalizm için potansiyel bir tehlike olmaktan çıkmıştır. Yeni dünya düzeninde dengeler yok olurken ,NATO halen farklı operasyonlarla varlığını sürdürmektedir.
Küresel faşizmin tekelci sermeye ilişkileri ve ortaklığı son Ortadoğu savaşlarının tarihsel kronolojisine baktığımızda, Arupada aşırı sağcı iktidarlarla yaptıkları dizgenin hiç de şaşırtıcı olmadığını , Suriye deki rejim değişikliğiyle anlamamak aptallık olur. Batı’nın temel insan haklarını destekleme ve uluslararası hukuku uygulama konusundaki ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardı.
ABD’nin bu sınavda gücünü kullanma yönünde karar vererek İran-İsrail savaşına İsrail tarafında ama kendi stratejik hedefleri doğrultusunda katılma kararı aldığını görüyoruz.
İsrail tarafından başlatılan ve ardından ABD’nin doğrudan katıldığı sebepsiz savaş, bir kez daha askerî gücün sınırlarını ve sömürgeci kibirin yıkıcı sonuçlarını gözler önüne serdi. Bu kibir, ABD’nin ardı ardına yaşadığı askerî yenilgilerle sonuçlandı ve şimdi de İsrail ordusunun yenilmezlik imajını yok etti.
Aslında bir yandan radikal İslamcı yapıları orta doğuda destekleyen ve her türlü lojistik destek sağlayan küresel sermeye aktörleri,Avrupa da ise korku dini haline getirdiği radikal İslamcı örgütleri ve inandıklarını tukaka yapmaları stratejik bir servisler savaşı haline getirilmesindendir.
Tek kutuplu bir dünya olmak insanlık açışından hem tehlikeli ,hemde barbarlığın vahşice uygulanacağı bir kölelik düzeni oluşturacaktır.Bu anlayış güçler dengesinin ABD eliyle vandalizmin kuralsız oynama isteği , önce Rusya, ardından Çin’i “ya benden olursun ya da boğarım” önerisiyle hedefe koymuştur. Küresel kurumlar, NATO devletleri Afganistan, Irak, Suriye, Libya başta; bildiğimiz bilmediğimiz daha pek çok ülkeyi bombalar, işgal eder, yıllarca kalır ve milyonlarca insan öldürürken , Son seans da İran baş düşman ilan edilerek ,füzeler savaşının zalimce dünya ya korku salınmıştır.
Evet bu Faşizm dir, Bunun adı devlet faşizminin mafya ağzıyla , dünya kültürlerine ,madenlerine , petrollerine çökme projesidir.
Hem de özgürlükler ve demokrasi çığırtkanlığıyla gelen küresel çapta Faşizmdir.
Emperyalizmi bir sözlük anlamı içinde değil, onun yaşam hakkımızı çalma endişesiyle tüm bedenizde hissederek önümüze bakmalı ve mücadele etmek değerlidir..